Bazen
oturup düşündüğümde benlik olarak eleştiri oklarının ne kadar güzel bir
ok olduğunu bilmemize rağmen, sanki zehirli birer okmuş gibi yüreğimize
saplandığını, bizi birazdan öldüreceği savı ile bozularak hem
kendimizin moralimizi bozarak, hem de karşımızdakini küçük değersiz
görerek kalbini kırdığımızı, doğrunun hakikatin benliğimizi çok
sevmemizin gereği olarak hazım edemediğimiz saçmalığına güler dururum.
Aslında eleştiri karşımızdaki kişinin bize değer vererek, bizdeki eksik
olanı görerek kendince söylemesi değil midir? Biraz düşünerek aklıselim
bir düşünce ile benliğimizi de bir kenara atarak, az tahlil ile olayın
vahametini de kavrayarak karşılıklı konuşma ile doğru olanı bulmak,
eleştirinin güzelliği ile doğruya ulaşmak mümkün ama gel gör ki, benlik
nefis denilen ego öyle söylemiyor, benim bildiğim, yaptığım söylediğim
doğrudur gerçektir saçmalığı ile kendini ulaşılmaz kılıyor. Haliyle buna
uyan bizlerde önümüze ne gelirse kırmanın halden bilmemenin savı
edepsizliği ile birer gül dalı olan eleştiriyi, zehirli ok görerek
karşımızdakini kalbini kırmanın ve ondan uzaklaşmanın saçmalığı ile
yalnız kalarak, kendimizi bulunmaz Hint kumaşı sanıyoruz ve yanıldıkça
yanılgının çirkef çamuruna, battıkça batıyoruz!
Aslında eleştiriyi yapmayı mı beceremiyoruz da böylesine
karşımızdakinin ideolojisi düşüncesini inancını tavrını kendimiz gibi
olmasını istediğimiz saçmalığı ile mi böylesine kırıcı olabiliyoruz
olabilir evet olabilir! Aslında biz eleştirinin, hayatımızda
düşüncemizdeki kusurları karşımızdakinin görerek bunu ayıklamamız için
bize söyleyerek, güzelliğin ortaya çıkması olduğunu da bilmiyoruz.
Dinimizde zorlama yoktur, herkes istediğini seçmede özgürdür, ama
yaşantımız doğru ve olumlu adımlara doğru gitmiyorsa, Allah’ın rızası
dışına ise,- Müslümanlar olarak kardeş olduğumuz için-karşımızdaki
kardeşimize hatasını yanlışını söylemek, eleştirisi müdahaleden öte
doğrunun gerçeğin ortaya çıkmasıdır. Birbirimize güven ve saygı aynı din
inanç yönünde gidiyorsak, bu eleştirileri bulunmaz bir hazine gibi
görerek memnun olmamız gerekirken, eğer memnun değil isek gönlümüzdeki
imanın inancın eksikliğindendir bilerek, bu eksikliği gören kardeşimizin
de bunu görerek tamamlamasından başka bir şey olmadığını bilmek, bu
eleştiriyi erdem sanarak memnun olmamız teşekkür ederek gülümsemeliyiz
aslında. Bu şekilde davranmaz isek, toplum hayatımızda sağlıklı
ilişkilerin kökleşerek yerleşmesini kök salmasını beklemek sadece
saçmalık olacak, gönül kırıklığı ve ayrılıkların kapısını aralamak
olacaktır.
Eleştirinin dozunu ayarlamak, sanki kendimizi eleştiriyormuşuz prensibi
ile karşımızdakini gönül okşayıcı olarak eleştirmek, umutlarını yıkacak
şekilde değil de eksikliğini göstererek onarmak inşa etmek amacıyla
eleştirmekte kendi elimizde olduğunu da hatırlayarak, eleştiride
bulunmak en güzeli olduğu da şüphesizdir. Kur’an şöyle der: “Ey
iman edenler! Eğer fâsıkın biri size bir haber getirirse onu iyice
araştırın. Aksi takdirde bilmeden bir topluluğa zarar verirsiniz de
yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât, 49/6).Böylesi iftiralarla
dolu yalan eleştirilere de itibar etmeden önce araştırmadan da
eleştiride bulunmakta kaçınmak gerekir. Yüce Allah c.c. söylediği gibi
araştırarak yaklaşanlardan oluruz inşallah.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
Sitedeki yazıların tüm hakları ve sorumluluğu yazı
sahiplerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı
Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi davranışlara karşın yasal işlemlere
başvurulacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder