Bu Blogda Ara

10 Ocak 2015 Cumartesi

Gönlüm Coşar Gider

Gönlüm Coşar Gider

Gönlümde benim yok ki karam
Hüzünden olmaz ki hiç keder
Gönlümde vardır bir yara
Yâre bu gönlüm koşar gider

Yârim bana olmaz ki yük
Gönlün onsuz boynu bükük
Çilem bu dağdan ’damı büyük
Yâre bu gönlüm coşar gider

Aşk gönül için umman mıdır
Yarsız bu hayat bir zindan mıdır
Gönlüme aşk yârin fermanı mıdır
Yâre bu gönlüm neşeyle gider

Yârin bakışı ilham olur her aşığa
Yârin derdi sorulur mu hiç maşuğa
Karanlık olsa da yol aşk olur yola ışık
Yâre bu gönlüm neşeyle coşkuyla gider

Aşk beslenir her dem yârin gülüşüyle
Aşksız yolda hangi yol yol olur
Kimin yürüyüşüyle
Yâre bu gönlüm coşkuyla gider


Aşığın gönlünde biter mi umutlar
Yârin bakışı gökyüzünde açan bulutlar
Yârin bir adımıyla gönül bayramı kutlar
Yâre bu gönlüm coşkuyla emekleyerek gider

Yârin gülüşüyle beslenir benim gönlüm âlemim
Yazarım o yâre işte elimde gönül kalemim
Yârin yokluğuyla gönlümde başlar elemim
Yâre bu gönlüm coşkuyla neşeyle gider


Kul Mehmet’im yarsız geçmez geceler
Yârin ismini gönlüm gece gündüz heceler
Ona giden yolda önüme çıkar bilmeceler
Yâre bu gönlüm neşeyle koşar gider
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Dünyalara Değer



Yârin koynunda yatmayınca geçer mi geceler
Şiir yazmak için yoksa ilham ne yapsın heceler
Başta saç çıkmıyorsa ne yapsın söyleyin keller
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Gönlün derdi okşanmakmış, meğer
Yârin bir gülümsemesi dünyalara değer
Yar gelmeyince gönül başın öne eğer
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Dizi dizi yazılıyor ilham gelince şiirler
Okuyucu okuyunca verimi acep değer
Gönül yarsız tavan yapar sinirler
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Aşk yolunda neşeyle yürür bu beden
Yar sevdasına uzun yola çıkınca başka aranmaz neden
Aşksız bu beden ölmüştü, sanki önceden
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Yârim bak kalemim hep seni yazıyor
Anla sen olmayınca bu gönlüm ağlıyor
Bak görüyorsun sen gelince bu gönlüm coşuyor
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Bak gör aşk ile kalemin gücünü
Gülümseyerek bana göster yüzünü
Naz etme yeter yapalım artık düğünü
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Gir koynuma gönül atsın bağını
Alayım çalayım sana gönül sazını
Gülümseyerek geçirsin gençliğimiz çağını
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler

Kul Mehmet’im yar olunca açılır kollar
Meyvesiz ağaçta ne yapsın kuruyan dallar
Yârin ağzında dökülen sözler cennetten damlar
İlham geldi işte şiir yazmaya başladı kalemler
Mehmet Aluç


9 Ocak 2015 Cuma

Yakacaksan Kendini Bir Kadının Gönlünde Yak

Yakacaksan Kendini Bir Kadının Gönlünde Yak


Yakacaksan Kendini Bir Kadının Gönlünde Yak


Kendini yakacaksan bir kadının gönlünde aşk ile yak gonca güller gibi saçıl kokunla kadınına son nefesine kadar huzurla neşeyle kokladığı gül ol. Deme sakın erkeğin erkek kadının gönlünde açan gül olmaz neden olmasın kadın tüm gönlü ile severken erkeğine ömrünü gonca güller gibi koku saçarak feda etmiyor mu?

Gül olmayı istemiyorsan sarmaşık gülü ol sar onu ona sahip çıkan saran koruyan… Gücünle. Onun sana sunduğu mutlu bir aile olmanın sıcaklığında düşlerine düş ol, ağlatan sakın olma kaybedersin.

Sen ona düşlerinin renginde bir düş gibi hayat sunarsan o sana fazlasıyla mutluluğu yaşatacaktır.

Sonu gelmeyen soluksuz bir hayat sunarsan soluksuz kalırsın.

Tebessüm edersen kadının seni tebessümlerin deryasında neşeyle taşır elinden tutar ve hep sana gülümser.

Ona yokluğunun sahillerinden gezdirir isen çeker gider sen tek başına yokluğun sahilinde kalırsın, kahır olmayı yaşarsın, yüzüne bakan olmaz.
Her zaman yakacaksan kendini bir kadının gönlünde yak Aşk’ın deryasında mutlulukla yürü, korkma seni senin gibi yarı yolda bırakmaz.

Kadın ayrılık çanlarını senin gibi çalmaya hevesli değildir, ona gereken değeri verirsen hep gülümser, gamzelerinde güller açar, kokusuna bayılırsın çünkü gamzesinde cennet çiçekleri açar, o gamzesinin kapısını gülücüklerle açtırır isen her an gülümser.

Yaralanmış bakış, hayat adımlar hiçbir zaman mutluluk getirmez acı, hüsran gözyaşı getirir.

Her zaman yakacaksan kendini bir kadının gözlerinde ışıl ışıl parıldayarak kendini yak(yalnız bu yakma bildiğimiz yakma şekli değildir biline yanlış anlaşılmaya ona göre) nasıl yakacaksın peki derseniz, gülümse kadının sana gülümsersin kocam an ateşten alevler gibi büyüsün evi sarsın hatta şehri ülkeyi sarsın bu gülüşmeler, sevgiler…

Mehmet Aluç

ladies_of_baby Bunu beğendi.
__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Zaman Vuslata El Sallamadı



Zaman Vuslata El Sallamadı

Kapıları yüzüme tek tek vururken
Hasret rüzgârı kapımı sensiz çalarken
Limanda kalktı gemi son defa sensiz giderken
Zaman vuslata el sallamadı ben hasrete koşarken

Oysa ben hayran kaldım gönlünün yapısına
Sen beni bıraktın gönlünün dış kapısına
Giydirdin bana ayrılığın kefeni sefasına
Zaman vuslata el sallamadı ben hasrete koşarken

Bir an durdum şöyle durup dururken
Hangi hatayı yaptım diye düşünürken
Bir şey bulamadım hasreti sırtıma yüklerken
Zaman vuslata el sallamadı ben hasrete koşarken


Kul Mehmet’im sana son defa el sallarken
Gözlerimde kanlı yaşlar damla damla akarken
Sen arkamda son defa gülümseyerek bakmazken
Zaman vuslata el sallamadı ben hasrete koşarken
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Bu Gurbette



Bu Gurbette
Sazım çaldı gurbet elde seni andım
Gözlerimde yaş aktı hasrete kandım
Kapı çalınca koştum sen geldin sandım
Sürgün hayatı yaşıyorum bu gurbette

Gelirsin diye gözlerim tozlu yolda kaldı
Mazinin dikeni acıtarak yüreğime derdi saldı
Bana bakarken sözlerin sanki baldı
Sürgün hayatı yaşıyorum bu gurbette

Yaram derin ağlamam duyarsın diye
Deme sakın gurbete gittin ne diye
Seherde gülüşün esen rüzgârla bana hediye
Sürgün hayatı yaşıyorum bu gurbette

Kul Mehmet’im yollar uzak gelemedim
Adını anarım gurbette sana gelen yolu bilemedim
Sileyim dedim yüreğimde
Bu geçim derdiyle hasretliği silemedim
Sürgün hayatı yaşıyorum bu gurbette
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

8 Ocak 2015 Perşembe

Sarıkamış Cennetin Şehadetin Deryası



Sarıkamış Cennetin Şehadetin Deryası

Sarıkamış cennetin şehadetin deryası
Sarıkamış o makber nurdan nur nura coşuş
Sarıkamış imanın insanlığa yazısı
Sarıkamış insanın acizliğine koşuş
İnsanların yarası acılı Mehmet koşar
Kara kışta nefesler donar da iman coşar
Sarp dağlar bak karlarla yüklü Ahmetler üşür
Yıkar mı hiç Ahmet’i Mehmet’i o sefalet
Ahmet’in Mehmet’in var gönlünde o adalet
Karda yürüyüşüne bakın dolu asalet
Onu bekleyenlerin yaşadığı rezalet
İzin verir mi Mehmet iman her an delalet
Durdurur mu hiç iman dolu göğsü sefalet
Yürümek zor ayazda yürüyemez o ayak
Yürüyor bak semaya doksan bin nurdan şehit
Peygamber bakıyor bak imanlarına şahit
Uzanırken umutlar kırılıyor o dallar
Şehadetle bak hepsi içti cennetten ballar
Nebi nur ashabı nur uzattı işte kollar
Semaya yürüyor bak nurdan doksan bin şehit
Sarıkamış kardan don sanki olmuş bir mahşer
Acizlikle donuyor oradaki tüm beşer
Birbirine sarılmış üşüyor işte beden
O ayazda var mıydı çıplak gitmeye neden
Ölüm yağarken sağnak sağnak üşür tüm beden
Gözlerinde hasretler vuslat ayazda donmuş
Yâr kokusu koynunda diller donmuş lal olmuş
Elde evlat kokusu gözler bakarken solmuş
Annesinin şefkati elinde kenetlenmiş
Sarıkamış tabutla şehadete yürümüş
Şehitler hep gülümser ak güllere bürünmüş
Kucak açar gül Nebi bak cennete yürüyor
Eksi kırk derece soğuktu geldi çöküş
Soğuk tene melekler saf saf kanat geriyor
Gül nur nebi gülümser onları kucaklıyor
Sarıkamış bak iman volkan volkan coşuyor
Sarıkamış ta sukut bak melekler ağlıyor
Yürekler donuyor bak destanlar yazılıyor
Arkanda geliyor o imanla torun ecdat
Arkanda size doğru yürüdü Vedat Sedat
Sizler makberinizde artık yatında rahat
Geliyor arkanızda beklenilen istimdat
Mehmet Aluç


__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Titrerdi içi yazda



Titrerdi içi yazda

Yetim bir çocuktu
Çocuktu
Hem de yetimdi
Kim bilirdi
Yalnızdı
Gören kimdi
Titredi içi yazda
Anlayan kimdi
Geceler gibi yüreği karaydı
Hülyaları
Geleceği silinmişti
Hisseden kimdi
Kalbini aldı avcuna
Savurdu insanlara
İçin kurumuş olsa da
Sevgi doluydu
Gören alan olmadı
Etrafına baktı etraf mezarlık
Ses yok seda yok
Karanlık gölgelerin kahkahası
Yankılanıyordu sokaklarda
Duyan kimdi
Boş hayaller
Evlerde geziniyordu
Simsiyah
Zindan gönüller
Zindanlarda ağlıyordu
Gözler kanla doldu
Gözyaşlarında kan aktı
Kim gördü bildi
Suçlusu kim
Kime sorsan suskun
Gönlün coşmak ister
Kapısı kilitli
Kim kilitledi
Bilinmez
Yarınlar kan gölü
Yarınlar inkar dolu
Yalan dolu
Doğru nerede sordu
Bilen yok
Sordu sol yanınızda taşıdığınız nedir
Baktılar aval aval
Bilen yok
Kim koydu bunu buraya
Neye yarar diye sordular
Söyledi
Sus dediler
Neden dedi
Yakarlar dedi
Etrafına bak
Yanmayan ne var dedi
Baktı gördü
Viran olmuştu koskoca şehir
Sokaklar
Evler dedi
Tutuk muydu kulaklarım duymadım
Gözlerime mil mi çektiler görmedim
Günaha batan nefis
Nasihat mi alır dedi
Ağlayarak yürüdü
Yetim bir çocuktu
Çocuktu
Hem de yetimdi
Kim bilirdi
Yalnızdı
Gören kimdi
Gören
Bilen Rahman dı biliyordu
Gülerek gidiyordu
Gülen yarınlara
Nefretsiz bakan gözlerin şehrine
Var mıydı
Vardı biliyordu

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Avrupa Şimdimi Uyandı

 Avrupa Şimdimi Uyandı

Avrupa Şimdimi Uyandı


Yüzlerce çocuk Filistin de kaldı yetim
Bunu görmeyen Avrupa daldı uykuya
Kıyıma kaldılar sessiz
Orada ölen insan değil miydi şimdi uyandı
Hain her yerde hain
Okşanmaya gelmez ısırır
Bedel ödetmeye şartlanmış hödükler
Kışkırtanlar
Sevgiyi aşkı kıskananlar şeytanın yardakçıları
Aşkı sevgiyi görünce uykularını kaçırır
Ahde vefa çıldırtır hödükleri
Kan emicileri
Uşak olmamızı ister
Olmayınca zor gelince
Kan döker edepsiz hödükler
Ekmek taşıyanlara bomba taşı der
Vatanını sevene ihanet et derler
Korkuları boşa çıkınca
Kalleşçe kalleşler kurşun sıkar
Karanlık perdenin karanlığında
Ödlek korkak geleceği yıkar
Kendi geleceğini kurmak ister
Yıkan kuramaz bilmez
Yakan yanar bilmez
Kurşun sıkana
Rahman soluksuz ateş verir görmez
Mehmet Aluç

Not: Fransa da kanlı eylem yapanlar gayesi Müslümanları dini insanların gözünde küçük düşürmek, bunu yapanları kınıyorum, Rahmanın tuzak kuranlardan daha büyük azabı vardır.

“Hani bir vakit dı o kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri veya sürüp çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı, onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu, öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar ”Enfal suresi.

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

7 Ocak 2015 Çarşamba

Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu-2.Bölüm-



Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu-2.Bölüm-Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu-2.Bölüm-


Hani bir gün gelir hiç beklemediğin bir gündür o gün, birisi gelir gönül eliyle sana elini uzatır tutar sımsıkı sana sarılır, bu sarılma ile buz tutan bedenin bir anda ısıtır sana gülümser sende gülümsersin hayata, sımsıkı sarılırsınız hayata, işte o anda hayat sizinle gurur duyar, hayatın gözlerinde birkaç damla yaş süzülür yüreğinize, işte o birkaç damla yaşa hayatın sevincidir yüreğinize coşku olan, sığmayan sizi mutlu eden. Hayat bu yarının ne olacağını ancak ve ancak Allah(C.C.) bilir. Kula yaşamak düşer sabırla, beklemek düşer umutla. Bütün sıkıntılara derman merhem ise Yüce Rahmandan dua ile istemek, acizliğini bilerek istemektir.
Durmuş ölüm yorgunluğundaki yorgun bedeni ile yumuşacık yatağa uzandı ve gözlerini yumarak uykuya daldı.

Gülümser sessizce oğluna.

-Nur yüzlüm az sessiz ol durmuş beyi rahatsız etme, uyusun dinlensin. Ben mutfaktayım, bir şey olursa bana haber ver.

-Tamam, annem sen merak etme, bir kelebek gibi sessiz olacağım.

Gülümser oğluna sarılarak anlından öptü ve mutfağa geçti.

Biraz sonra Dumrul mutfağa geçti.

-Annem sana bir şey soracağım dün verdiğin kitapta okudum: “Uykusuna nefsine arzusuna ram olanlar yarına yürüyemezler” diye yazıyordu. Ben anlayamadım, bana açıklar mısın annem?

Gülümser bulaşıktan elini çekti, elini kuruladıktan sonra.

-Nur yüzlüm, çok güzel bir soru anlamaman da normal daha küçüksün, sana açıklayayım, şimdi uykusuna nefsine arzularına boyun büken yani ram olan, sadece yolda kalır yolda yürüse bile sadece kendi isteklerine çare olur, diğer insanları düşünmez bencil bir insan olur. O nedenle her zaman ayakta ”kıyamda” dimdik, kendin için değil herkes için istediğini kendin içinde istemelisin nur yüzlüm.

-Anladım annem, teşekkürler ederim. Akşam için durmuş bey için az bahçede yer elması toplayabilir miyim annem?

-Tabi nur yüzlüm, ama çabuk ol fazla dışarıda durma.

-Tamam annem.

Akşam ezanı ufukta okunurken gülümser mutfaktan çıktı. Durmuş bir çocuk saflığında hala uyuyordu. Akşam namazı için gülümser abdestini tazeledi, yan odaya geçerek akşam namazını eda etmek için Rahmanın huzuruna vardı. Tekbirini aldı namaza başladı. Merhamet kokar namazda, aşk kokar, gül gibi kokan Resul kokar namazda. Varmanın, varmak için yola çıkmanın güzelliği kokar namazda, kavuşmanın huzurunda olmanın kokusu siner namazla odaya namazı kılanın tenine. Rahmana yönelerek yolsuz yollara yol bulmak yürümektir gönüllere dua dua namazda. Sen susarsın gönlün konuşur Rahman seni dinler namazda.
Durmuş uyandığında çok çok rahatlamış buldu kendini, etrafına baktı kimseler yoktu. Yan odaya baktı gülümser namaz kılıyordu, sessizce divana geçti oturdu.

İçinde fısıldayan çığlık karamsarlık sanki yok olmuştu. Bedeninde tatlı bir huzur vardı. Buraya uğramadan önce sanki etrafında tipi esiyordu, görünmüyordu yürüdüğü yolun dibi. Yola çıktığına pişman gibiydi, tıpkı çocuklar gibi birisi dokunsa ağlayacak gibiydi. Sevdiğim beni anlamadı terk etti gitti bıraktı, beni kederle gamla diye düşünürken, sevdiğini peşini bırakıp yola çıktığına çok pişmandı, oysa şimdi bu kederden hiçbir şey kalmamış, yüreğinde sevinç huzur vardı.

Gülümser içeriye akşam namazını eda edip girdiğinde, durmuşu uyanmış olduğunu görünce, gülümseyerek.

-Rahat uyuyabildiniz mi?

-Evet, çok güzel uyudum, sanki ilk defa uykunun bağrında uyumuş gibiyim!

-Ölü beden, ölüm kokan yatakta yatınca rahat etmez, gül kokan bir buselerin havasını teneffüs edince insan böylesine huzurla yatar ve kalkar.

-Bak bu konuda çok haklısınız, buralarda ne arıyorsunuz diye bana sormuştunuz ya, ben sevdiğimi sandığım sevgilinin gözlerinde gönlünde kendimi bulamadım, kaybolan beni yani kendimi arıyordum.

Sokaklardayım yine bugün sokak çok ıssız
Aradığım ise ben kendimi ben ararım
Sormayın kaybettin de kendin nasıl sızısız
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Gezerim işte böyle ben gurbet yollarında
Aradığım bulmadım yârin ben kollarında
Gönlün zoruna gider çıktım o an yanında
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Benimdir dedim çıktım yola bu alın yazım
Gurbet sokaklarında çaldığım gönül sazım
Neyleyim nazlı yâre geçmedi benim nazım
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Kar tipi yağar her gün benim dertli başımda
Dedim yar durayım az senin sağ yamacında
Dedi ben ölürsem sen durursun başucumda
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Kul Mehmet’im dedim yar az gölgende durayım
Gül yüzüne bakayım seni senden sorayım
Konuşmasan da ayda bir boyuna bakayım
Olamaz dedi güldü saldı gurbet ellere
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Gülümser
-Çok güzel anlatınız gönül halinizi, şairsiniz galiba?

-Biraz karalıyorum kendi halimde.

Gülümser.

Sen gel bu sensizliğin çaresizliğini yor
Aşk yüreğimde yanan bir alevden sönmez kor
Bu çareyi ey gönlüm sen gel şimdi kimde sor
İstediğin kadar yan gören Rahman’sa kolay

Aşk kalemimle seni şiirlere yazdığım
Seni nakış nakış bu gönlüme kazıdığım
Sensiz bendim hep yalnız geceler ağladığım
İstediğin kadar yan gören Rahman’sa kolay


Aşk ile yaşadığım değildir dertler yükü
Yazdığım ise benim aşka dair bir türkü
Sen ister dinle ister dinleme budur ülkü
İstediğin kadar yan gören Rahman’sa kolay

Aşkın peşine düş sen sarmakla onu doyur
Aşk sen terk edince o sanma tatlıca uyur
Aşk altındır unutma atılmaz ona çamur
İstediğin kadar yan gören Rahman’sa kolay

Kul Mehmet aşk isminle hep türküler söyleyen
Gelmediğinde gece hasretinle özleyen
Sinemde çocuk gibi saran ninni söyleyen
İstediğin kadar yan gören Rahman’sa kolay

Durmuş

-Siz benden de daha güzel ifade ettiniz, işte siz şairsiniz! Bir şey söyleyeceğim size, sizden özür dilerek.

-Buyurun.

-Galiba ben kaybettiğim kendimi buldum, burada sizin gözlerinizde gönlünüzde.

Gülümser hafiften gülümsedi.

-Aşk insanın gönlüne düşer, diline, bakışlarına düşer karanlık geceye doğan ay gibi, sabah doğan güneş gibi. Gönlün kırık kanatları bir anda iyileşir, güvercin kanatları gibi gönlün kanatları açılır uçurur seni götürür aşkın vadilerine, lakin orada sevdiğin seni beklemiyorsa arayıp da bulamıyorsan yakar yüreğini kor alev, diyar diyar gezdirir ta ki sevdiğini bulana kadar, gönlündeki aşkı alıp gönlüne alana kadar. Aşk, önce sevdiğinin gönlüne konar onun gamzesi varsa gamzesinde çiçekler gülücükler açtırır, gözlerinde bahar çiçeklerinden çiçekler açtırır bakınca görürsün, hissedersiniz.

-Aşkımın alnında öptünüz, sinemde yanan alevi söndürdünüz. Umarım böylesine açık konuştuğum için beni yanlış anlamazsınız?

-Aşk yanlış anlaşılmaz, aşk gönlün duasıdır, Rahmanın gönlümüze bıraktırdığı nurdan misafiridir. Ben o misafiri senden alıp gönlümde, birlikte gönlümüz de birlikte misafir etmeye hazırım.

Mehmet Aluç

Devamı gelecek inşALLAH

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Gören Rahman'sa Kolay



Gören Rahman'sa Kolay
Sen gel bu sensizliğin çaresizliğini yor
Aşk yüreğimde yanan bir alevden sönmez kor
Bu çareyi ey gönlüm sen gel şimdi kimde sor
İstediğin kadar yan gören Rahman'sa kolay

Aşk kalemimle seni şiirlere yazdığım
Seni nakış nakış bu gönlüme kazıdığım
Sensiz bendim hep yalnız geceler ağladığım
İstediğin kadar yan gören Rahman'sa kolay


Aşk ile yaşadığım değildir dertler yükü
Yazdığım ise benim aşka dair bir türkü
Sen ister dinle ister dinleme budur ülkü
İstediğin kadar yan gören Rahman'sa kolay

Aşkın peşine düş sen sarmakla onu doyur
Aşk sen terk edince o sanma tatlıca uyur
Aşk altındır unutma atılmaz ona çamur
İstediğin kadar yan gören Rahman'sa kolay

Kul Mehmet aşk isminle hep türküler söyleyen
Gelmediğinde gece hasretinle özleyen
Sinemde çocuk gibi saran ninni söyleyen
İstediğin kadar yan gören Rahman'sa kolay
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

6 Ocak 2015 Salı

Senden Başka Yoktur Yar Derdim



Yüreğim gibidir tüm yollar ağlar her zaman
Sözlerim benim gibi dokununca titretir
Gözün kırpışında ben kaybolurum tas tamam
Bilmem gönlün hep neden dışında beklettirir

Var mıdır senden ayrı benim bilmediklerim
Aşkla bana kolunu açman beklediklerim
Senden başka yoktur yar derdim söylediklerim
Bilmem gönlün hep neden dışında beklettirir

Kul Mehmet senden başka yoktur ev ocaklarım
Sen gelirsen hatanla seni ben kucaklarım
Biraz yaklaşsan bana kendim anlatacağım
Bilmem gönlün hep neden dışında beklettirir

Mehmet Aluç

Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu




Yalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen YolcuYalnızlığa Arştan Sökülerek Gelen Yolcu

Susmak kabullenmekti, ama ya o bunu bilmiyorsa, yanlış anladıysa beni o zaman, ben boşuna mı terk ettim o yârin güzelliği ile parıldayan şehrini düşüncesi ile geri dönüp dönmemek arasında karasız kaldı. Ben küsmedim ki o yâre ve kelimelere sadece yârin söylediği ”Beni sen çok mu seviyorsun” sözüne, evet anlamında sustum ben, kelimeler aklıma bir anda dizilmedi susmak, kabullenmek dedim sustum, diye düşünceler arasında yoluna devam etti.

Döndü arkasına baktı çok uzun yol yürümüştü, dönmekten vazgeçti, kaderim bu benim diyerek yoluna devam etti. Acaba dilim neden sustu, kendimi ifade etmek için neden konuşamadım sorusu kafasında halay çekerek meşgul ediyordu.

Ah elimde bir fırça olsa da bu anları silsem mutlu anların resmini çizsem, şimdi acaba dipsiz kuyulara mı düştüm acaba derken az ilerideki yaylada bir kulübeyi gördü, sevindi uzun zamandır yürüyordu yol yorgunuydu ve açtı. Bir lokma yemek yerim az dinlenir yoluma devam ederim düşüncesi ile kulübeye doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Nefes nefese kulübenin kapısını çaldı. Açılan kapıyla mutluluğumu, mutsuzluğumu bulacağım diye düşünürken, kulübenin kapısı açıldı. On Yaşlarında bir çocuk kapıyı açtı.

-Buyurun hoş geldiniz gönül evimize.

Şaşırdı kaldı. Bu şaşkınlıkla içeriye girdi. Kulübe çok sade döşenmişti, yerde birkaç eski kilim, bir divan duvarda bir ceylan resimli küçük bir halı, ateşi yanan bir ocak… Vardı.

Merakla odayı süzerken çocuk

-Hoş geldiniz, ben Dumrul, uzun yoldan geliyorsunuz buyurun oturun bir soluk alın, ocakta aşımız kaynıyor şimdi karnınızı doyur azda dinlenirsiniz.

-inan çok şaşırdım akıllı kibar çocuk, ben Durmuş sen böyle güzel konuşmayı kimden öğrendin?

-Annem Gülümser den öğrendim, kendisi tarlada ekin ekmeye gitti birazdan gelir.

Annesini merak etmeye başladı. Dumrul’un konuşması misafirperverliği çok hoşuna gitti, yaklaştı yanına anlından öptü. Dumrul gülümsedi, ocağa doğru gitti, ateşin üstünde pişen çorbaya az birazcık tuz ekleyerek.

-Yemek birazdan hazır olur, söyle divana geçin oturun rahat edin, ben şimdi hazırlarım.

Durmuş endişeli bir ses tonu ile Dumrul’a

-Kapıyı açmadan önce bu gelen iyi birisimi kötü birisimi diye düşünmeden sen kapıyı nasıl açtın?

Dumrul gülümsedi

-Bu yaylaya kötü insanlar uğramaz, buranın insanı da çok az bizden başka kimse yok buralarda

-Yine de olsun ama dikkatli olmaz gerekirdi.

-Ben zaten dikkatliydim, sizi kapının üstündeki yarıktan dikkatlice izledim öyle açtım kapıyı.

Kulübenin kapısı açıldı içeriye Dumrul’un annesi girdi. Evde yabancı birisini görünce az duraksadı.

-Hoş geldiniz sefalar getirdiniz

Diye gülümseyerek elindeki tarladan koparılmış taze domates biber salatalıklar ile mutfağa geçti. Taze sebzelerin kokusu kulübeyi doldurdu.
İçeriye girdi

-Nereden gelir nereye gidersin sen ey yolcu? Yolunu mu kaybettin yoksa yârini mi kaybettin arar durusun?

Durmuş yine sustu ve şaşırdı.

Gülümser kadın otuz yaşlarında siyah saçlı uzun boylu kara kaşlı, alnında kederin vermiş olduğu birkaç çizgiler ve güler yüzlü dul bir kadındı. Kocası genç yaşta ölünce o kasabaya sığamamış, beş yıl önce almış başını küçük çocuğu ile bu yaylaya gelmiş bu boş kulübeye sığınmış, yarınlarını hayallerini burada kucaklamıştı, az ilerideki boş tarlayı adam ederek birkaç meyve sebze dikerek, bir küçük koyun alarak yaşamını sürdürüyordu.

-Yalnızlıklarla dolu kulübemize hoş geldin, yalnızlığımıza arştan sökülerek gelerek sen son verdin.

Dumrul’a dönerek

-Misafirimize ikramda bulundun mu nur yüzlüm?

Dumrul

-Aşın ocakta pişmesini bekliyordum, pişince hemen verecektim anneciğim, sen geldin.

Durmuşun dili sanki bir anda çözüldü.

-Kusuruma bakmayın sizlere rahatsızlık verdim.

Gülümser ve Dumrul aynı anda

-Ne rahatsızlığı, neşe getirdiniz!

Durmuş yine şaşırdı.
-Şey inanın ilk defa böyle güler yüzle karşılaşınca çok şaşırdım ondan dolayı mahçubum.

Gülümser

-Hayâ düşmedikten sonra gönülden siz mahcup olmayın. Bu yayla ova ağaçlar tarlalar bizim hayâmıza bakarak bitmez meyveler veriyor. Yeter ki günah çukurunda gözlerini gezdirmeyin ve açmayın. Bu arada ismim gülümser, sizin isminiz nedir?

-İsmim Durmuş memnun oldum gülümser kadın.

-Buyurun sofraya Rahmanın verdiği nimet ile açlıkla yanmadan, karnınızı nefsimizi doyuralım önce.

Hep birlikte yere serilen sofranın başına geçtiler, gülümser ve Dumrul besmele çekerek ve buna dâhil olan durmuş sıcacık mis gibi kokan tastaki yayla çorbasına kaşıkları daldırarak. Afiyetle yemeye başladılar.
Durmuş Gülümser’in gözlerin utanarak baktı. Gülümser’in gözlerinde hülyaları çalınmış, çalınmış hülyalarının üstüne dikmiş mutluluk çiçeklerini gördü. Gülümsedi. Yüreğini acılarla değil yeni umutlarla yakıyordu, sanki dedi kendi kendine Sofradan kalktılar. Gülümser ve Dumrul sofrayı kaldırdılar. Hepsi divanın üstüne oturdular.

Durmuş

-Ellerinize sağlık çok güzel olmuştu, sanki ilk defa böylesine tatlı ve mutluluk verici bir çorba içtim.

Gülümser ve Dumrul bir ağızdan

-Afiyet olsun.

Gülümser

-Değdiğiniz bir kuru dala, şefkatle bakarsan onu yetiştiriş isen, güzel meyve verir lezzeti sizin ve bizim gönül güzelliğimizi içine kattık ondan böyle leziz ve mutluluk verici bir tat oldu durmuş bey.

-inanır mısınız siz ve oğlunuz konuşurken böylesine güzel anlamlı ben şaşırıyorum, kusuruma bakmayın.

Gülümser

-Kusura bakmayız kusurları kapatırız dursun bey, siz rahatınıza bakın. Değil mi hayat bir gün yalnızlık, bir gün anlamsızlık bir gün neşeyi içine katarak yaşamak değil mi edeple gülümseyen gönlün ışığı altında.

-Sözleriniz güneş gibi doğuyor içimde ne olur beni yanlış anlamayın.

Dumrul söze girdi.

-Siz üzülmeyin annem ve benim konuşmalarım hep böyledir, dışarıda gelenler ve duyanlar sizin gibi hep şaşırıyor.

Gülümser

-Yanan ve sönmeye başlayan bir lambanın yorgunluğu var üzerinizde, size yere bir yatak sereyim az dinlenin. Hem gönüllere hizmet etmeyen gönüllerin sevgisini kazanmaz, Rahmanın merhametine ulaşmaz, gönül alırsanız Rahmanın merhametine ulaşırsınız, siz buyurun az istirahat edin.

Gülümser ve oğlu Dumrul hemen yere bir pamuk döşek ile yorganı serdiler.

Mehmet Aluç

Devamı Gelecek İnşAllah

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Kendimi Ararım Gurbet Sokaklarında





Kendimi Ararım Gurbet SokaklarındaKendimi Ararım Gurbet Sokaklarında

Sokaklardayım yine bugün sokak çok ıssız
Aradığım ise ben kendimi ben ararım
Sormayın kaybettin de kendin nasıl sızısız
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Gezerim işte böyle ben gurbet yollarında
Aradığım bulmadım yârin ben kollarında
Gönlün zoruna gider çıktım o an yanında
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Benimdir dedim çıktım yola bu alın yazım
Gurbet sokaklarında çaldığım gönül sazım
Neyleyim nazlı yâre geçmedi benim nazım
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Kar tipi yağar her gün benim dertli başımda
Dedim yar durayım az senin sağ yamacında
Dedi ben ölürsem sen durursun başucumda
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında

Kul Mehmet’im dedim yar az gölgende durayım
Gül yüzüne bakayım seni senden sorayım
Konuşmasan da ayda bir boyuna bakayım
Olamaz dedi güldü saldı gurbet ellere
Aşkın narına yandım yâri kendimde bulmam
Ben kendimi ararım gurbet sokaklarında
Mehmet Aluç©


Kolun Boynuma Hep Dolansın


 Kolun Boynuma Hep Dolansın


Gecenin sessizliği ile sevdiğim sensin
Ağlayan gözlerime her an derman olansın
Yüreğimde aşk diye bağıran tek güzelsin
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın


Yolunu beklerim ben her gece gel sen diye
Beklerimde gelmezsin bana bilmem ne diye
Gelişin olur inan bana müthiş hediye
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın


Sen çağır ben yanına hemen koşup geleyim
Gönlümdeki sevgiyi ben önüne sereyim
Seni seveyim aşkım ben seninle güleyim
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın


Kul Mehmet’im der ki ben uzak değilim senden
Ne selamın haberin gelmiyor artık senden
Çok sevdim uzak kaçtın sen benden söyle neden
Gel yanıma da kolun boynuma hep dolansın

Mehmet Aluç

Aşkın Dilindeyim


Seni sevmiyorum ben demesen beni sevsen
Girsen sen koynuma ben seninle zengin gülsem
Gönül çeşmenden kana kana ben sular içsem
Seninle sevgi dolsa seni seven cismime

Gönül sazım çalarım sazımın telindeyim
Seni sarınca bende elimle belindeyim
Aşk ile konuşunca sen aşkın dilindeyim
Seninle sevgi dolsa seni seven gönlüme

Mısralarımda gönül sazımda hep sen olsan
Kul Mehmet’im aşk ile gönlüme hep sen dolsan
Tatlı düşe hayale seninle ben hep dalsam
Seninle sevgi dolsa seni seven kalbime

Mehmet Aluç

5 Ocak 2015 Pazartesi

Sen Ol Hecemde

Sen Ol Hecemde

Sen Ol Hecemde

Aklımdasın yine sen şiirler yazarım ben
Gönlünde çıkan okla vurdun beni gönlümde
Mısralarım içinde gönlümde gezersin sen
Şiirler senle güzel sen ol benim ömrümde

Gönlüme düşen yıldız gibi sende güzelsin
Şiirlere sığmayan sen kalbime özelsin
Kitaba sığmayacak kadar hece neşesin
Şiirlerim seninle güzel sen ol çevremde

Salına salına sen gelsen benim yanıma
Hayran olsam ben sana gülsen benim canıma
Kara gözüne sürme çek gel benim yanıma
Şiirlerim seninle güzel sen ol ömrümde

Sana aşkım demekle açsın benim güllerim
Gözün içine bakıp geçsin benim günlerim
Sen bir anda olmazsan yanımda ben özlerim
Şiirlerim seninle güzel sen ol düşümde

Kul Mehmet’im anlamsız şiirler sana yazmam
Aşkın içine acı kahırdan kuyular kazmam
Vicdanım yastığımdır gönülleri hiç kırmam
Şiirlerim seninle güzel sen ol hecemde
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Özgürlük Sarayının Kapı Kilidi

Özgürlük Sarayının Kapı Kilidi

Özgürlük Sarayının Kapı Kilidi


Hayatta önemli olan değil midir gönlümüzde hissettiğimiz, gönlümüzdeki iman dolu bakış açısının gözü ve gözlüğüyle bakılan, oluşan düşünceler değil midir? Yoksa başkalarının düşüncelerini hangi gözle bakacağız? Nefis gözüyle mi? Şeytani gözlemi? Her an değişken olan insan gözüyle mi?

Bence, her şey iman gözüyle ve gözlüğünü takarak yarınlara bakmalıyız, mademki Müslümanız öyleyse ölçümüz bu olmalıdır.

Yoksa insanların sunduğu daha sonra acılarla sarılı olan sızıntı verilen, çaresi olduğu halde çare aranılmayan, düşünceler mi bize mutluluk verecek?

Bizi Yaratan Yüce Rahmanın bize uygun olanı sunduğu, düşünce yapısı elbette dünya ve ahirette mutluluk verecek. Gerçi dünya Müslümana biraz zindan, Ahirette mutluluk veren kapı olsa da biz, imanın bakış açısı ve gözlüğü ile düşüncelerimize sünnet, Kuran’ı katarak yön vereceğiz.

İnsanın düşüncesinde derin yalnızlık sızıntı veren sadece kendine layık bildiği düşünceler, kendisinden başka insanları, sürgünde yaşamaya mahkûm eden duygusuzluk yüklüdür hep ve bundan da hiç sızı duymaz!

Şeytani düşünce, yakıp yıkmayı değer vermemeyi, yok saymayı karşısındakini, hep zihnin güzel düşünen derinliğindeki yerini işgal eder, yıkar viran eder geçer!

İmanlı bir düşünce Kuran ve sünnete uygun olan, komşusu aç içen yatmamayı, insanların mutluluğu için uğraşmayı, herkes tarafından sevilmek için uğraş vermeyi, merhameti kesinlikle elinde, dilinde, gönlünde… Bırakmamayı… Emir eder.

Yol iki tane sunulmuş, seç beğen yaşa sonucuna katlan denilmiş, müdahalesiz biz insanlara.

Yalnızlığın bulvarlarında yaşamamak, bitmeyen yolların sancılarını yaşamamak, yaşatmamak var oluşun gereğini yapmak ve yaşamak bizim elimizde lakin birlik ve beraberliğimiz yanımızda olursa.

Özgürlük sarayının kapısının kilidi sadece bana aittir, benim istediğim olur mantığı dayatmadır, hödük'lüktür… Selam ve dua ile.

Mehmet Aluç

Hödük: Saygısız, görgüsüz…

Ol aşk ile seven bir kul

Ol aşk ile seven bir kul

Ol aşk ile seven bir kul

Ey sevgilim ses ver kulak ver içimdeki seninle yanan aşk dolu çağrıma… Terk edenlerden olma çekip gitme.

Buz dağı bakışınla bana bakma, aşk ile içimdeki karları eriten bakışınla bak bana.

Gönlümün avuçlarında aşk sunduğum kar beyaz sana, okyanusların çırpınışında batmasın bakışların, aşkın denizinde gezsin sevgiyle bakan bakışların.

Titremesin bana uzanırken gönül elin, bana hasreti sunma sakın avuçlarında nazlı gelin.

Aşktan kaçarak kendini de beni de yakma, gel yudumlayalım aşkı bir yudumda doya doya nefretine uyma kanma. Yoksa çok büyük olur kayıplarımız…

Sana varmaya ulaşmıyor elim dilim deme sakın, bak gözlerine gönlüne ondan sonra karar ver sonradan etrafına bakın kararını ver güz güzeli…
Gönlüme düşmek için gönlündeki aşk çırpınmakta, gör bil anla öldürtme gönlündeki tap taze aşkı.

Gel etme aşksızlığı kabul
Ol aşk ile seven bir kul
Beden değil mi eskiyen bir çul
Açık olsun aşka ait yol

Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

4 Ocak 2015 Pazar

Neler Çektim



Boşa bekleme gönül bahçende bülbül ötmez

Çektiğin çilelere hiçbir derman bulunmaz

Gönlün viran olursa bahçende güller bitmez

İnsana boş gönülle mutluluklar sunulmaz


Boş gönlüne hakikat rüzgârları hiç esmez

Çiçek güle sorular sorma cevaplar vermez

Açmayan kokmayan gül başında bülbül ötmez

İnsana boş gönülle mutluluklar sunulmaz



Kul Mehmet’im gönlünü doldur aşkı sevgiden

Güllerin hepsi açsın hep aşk dolu sevgiden

Neler çektim ben haylaz bu gönlümün elinden

İnsana boş gönülle mutluluklar sunulmaz


Mehmet Aluç

İman Mezarda Bile Canlı Tutar Şuuru




















İmana giden yoldur dost doğru giden yol
Düzeltmezsen önünü düşersin bak çamura
Önünde ki eğriyi düzelt merhameti bol
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura

Dünya da İmanınla ahrete taşı canı
İmansız lain şeytan akıtır cümle kanı
İmanı taşı tende kur binlerce sen yapı
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura

İmansız göremezsin sen burnunun ucunu
İmanla yarınlara taşı sen umudunu
İmanınla gör coşan Resule sen coşkunu
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura

Kul Mehmet’im değil mi dünyada canın sonu
İmanınla Ölümden sonra sen gör coşkunu
İman Mezarda bile canlı tutar şuuru
Git sen iman yolunda kavuşursun o nura
Mehmet Aluç


Bekler Nur İman Yolda

Bekler Nur İman Yolda

Bekler Nur İman YoldaBekler Nur İman Yolda


Gül Resulüm uzandı cümlemize can kolun
İman tüm gönüllerde işte açıldı yolun
İmanı almayanlar almadı sizde solun
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda

Gül Resulüm sen varsın kırılmaz kol kanadım
Yolunda yürümekti benim candan muradım
Tüm müminleri kardeş ettin oldu kardeşim
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda

Bilirim iman bekler her an yolun başında
Hz Ali iman etti henüz on yaşında
Müslüman olan ilk o çocuktu o yaşında
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda

İmanı alan olur seninle nur yolunda
Cümlemiz yürüyelim hep sağında solunda
Kul Mehmet’im imanla varsın nurlu yoluna
Gelenler varsa gelsin bekler nur iman yolda
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Bir Gün İyileşir Kırık Kolun Kanadın

Bir Gün İyileşir Kırık Kolun Kanadın

Bir Gün İyileşir Kırık Kolun Kanadın

Tüm ezgilerde şiirde aşkı gönlünde sunan değil midir kadın? Erkek değil midir alan? Bazen gönlüne aşkı bilmeyen hödüklerce kırık oktan aşk diye saplan ayrılık değil midir ağlayan kadına?

Uzun aşkın yolunda yanında bir lokma ekmek pahasına yanımızda yürüyen, hatalarla sunulan aşkın hatasına bakmayan, umutları azar azar kirpiklerin de yaşlarla dökülen kadın biter bir gün inan elemin.

Dikenler içinde gül gibi dikenlerin batmasına aldanmadan açan, sabırla her sıkıntıya göğüs geren, gecenin sessizliğinde kirpiklerinde akan yaşlarla dinleyen, biter bir gün sana reva görülen vefasızlık…

Acı ve dertlerin içine gönlündeki aşk ile mutluluklar eken, Selvi boyu ile gönüllerde bahar rüzgârları estiren kadın bir gün iyileşir kırık kolun kanadın…

Mehmet Aluç

Hödük: Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt (kimse)

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Nurdan Muhammed

Nurdan Muhammed

Nurdan MuhammedNurdan Muhammed

Cümle âleme iman nuruyla nurlar saçan
Gece gündüz ümmetim diyerek hep üzülen
Ümmetini Kevser’in başında hep bekleyen
Adı güzel kendisi güzel nurdan Muhammed

Dünyayı tevhit için can kürsüler eyleyen
Rahmana secdelerde ümmetini isteyen
Cümle müminlere o nur şefaatçi olan
Adı güzel kendisi güzel nurdandır Ahmet

Resul süz biz dünyayı ahireti neyleriz
Ahrette ona komşu olmayı hep isteriz
Kevser’in başında biz buluşmayı dileriz
Adı güzel kendisi güzel nurdandır Ahmet
Mehmet Aluç

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

Rahmet seni neylesin















Dünyadan murad alan bana bir şey söylesin
Bağları gülistanda benim mi haberim yok
Güneş titrer didarım mah gönlünü eylesin 
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Seherde kâinatı dinle sen seyran eyle
Gül bülbül için nasıl açar goncaya söyle
Ömürdenen bir fasıl gelir geçerde böyle
Öfkeyle dolu gönlün zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Yalan dolanla ömrün söyle heba olduysa
Kapat artık kapıyı haram ile dolduysa
Yalan dolan ne yapsın ömrün bir an solduysa
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Günde beş vakitte hep okunur nurlu ezan
İman yoksa gönüller yaşarken olur mezan
Elbet bir gün sanada elbet kurulur mizan
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin


Kul Mehmet’im selamın olsun dostun üstüne
Koyun postu değişme sakın tilki postuna
Hakikatle sen bağlan candan gönül dostuna
Öfkeyle dolu gönlüm zaman beni neylesin
Kapısına varmazsan Rahmet seni neylesin

Mehmet Aluç
Düzenleme:Harun Yıldırım

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç