Bu Blogda Ara

21 Şubat 2015 Cumartesi

I thank my friend of heart I love you beautiful readers brothers reader( Gönül dostu okuyucularıma teşekkürler ederim )




I thank all of my readers who opened the door to me heart.
Turkey, my heart friendly readers in Russia, my heart friendly readers in the United States, Germany, United Kingdom, South Korea, France, South Korea, Poland heart I thank my friendly reader you love beautiful reader brothers ... Hello, and with prayer ..


Bana gönül kapısını açan tüm okuyucularıma teşekkürler ederim.
Türkiye,Rusyadaki gönül dostu okuyucularıma,Amerikadaki gönül dostu okuyucularıma,Almanya,Birleşik krallık,güney kore,fransa,güney kore,Polonya gönül dostu okuyucularıma teşekkürler ederim sizleri seviyorum güzel okuyucu kardeşlerim...Selam ve dua ile...

Aşık Hüdai (Sabri Orak) Hayatı ve Eserleri

Aşık Hüdai (Sabri Orak)

    
      Erenler Zehir Getirin
    Balınan Öldürmen Beni
    Bağrıma Diken Batırın
    Gülünen Öldürmen Beni

       Hüdaiyim Daldım Gama
      Saldı Beni Demden Deme
      Asın Kesin Yüzün Amma
      Dilinen Öldürmen Beni

   1940 yılında Maraş’ ın Göksun ilçesinin Yoğunoluk köyünde doğdu. 11 yaşından itibaren irticalen şiir söylemeye başladı. Yaşlı ve usta aşıkların yanında kendisini yetiştirmiştir. Küçük yaşta babasını yitirir. Okumayı yazmayı birçokları gibi Hüdai de askerlikte öğrenir.

   İki yıl Konya da yapılan aşıklar bayramına katıldı. 1968 yılında şiir dalında birinci olarak Fuzuli ödülünü aldı. 1969 da atışma ve şiir dallarında ikinci olarak Dadaloğlu ve Yunus Emre ödüllerini kazanmıştır. Şiirleri iç dünyasını yansıtır. Tasavvufa yönelmiştir. Şiirlerinde kendine özgü bir incelik ve deyiş güzelliği vardır. 23 Kasım 2001 tarihinde aramızdan ayrıldı...


Duygular Dönüştü Söze

Erenler Zehir Getirin
Balınan Öldürmen Beni
Bağrıma Diken Batırın
Gülünen Öldürmen Beni

Hiçlik Aleminde Mestim
Varlık Sevdasını Kestim
Yokluk Benim Eski Dostum
Malınan Öldürmen Beni

Yar Diyerek Yana Yana
Can Teslim Ettik Canana
En Yakınım Kıysın Bana
Elinen Öldürmen Beni

Bir Aşktır Düştü Özüme
Yanarım Kendi Közüme
Leyla Görünüp Gözüme
Çölinen Öldürmen Beni

Duygular Dönüştü Söze
Yanık Seda İşler Öze
Dertli Dertli Vurup Saza
Telinen Öldürmen Beni

Hüdaiyim Daldım Gama
Saldı Beni Demden Deme
Asın Kesin Yüzün Amma
Dilinen Öldürmen Beni


Makbuldür

Faydası olmayan bahardan yazdan
Yüce dağbaşının kışı makbuldür
Cahilin ettiği sohbetten sözden
Alimin hayali düşü makbuldür

Lokma yeme muhannetin elinden
Kurtulaman sonra acı dilinden
Namertlerin kaymağından balından
Merdin kuru yavan aşı makbuldür

Hüdai konuşur bir ince dilden
Hal ehli olmayan bilir mi halden
Bilgisiz görgüsüz duygusuz kuldan
Ölülerin mezar taşı makbuldür


Gönül Çalamazsan

Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit

Bülbülü dinle ki gelesin coşa
Karganın namesi gider mi hoşa
Meyvesiz ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit

Bekle dost kapısın sadık dost isen
Gönüller tamir et ehli dil isen
Sevda Sahrasında Mecnun değilsen
Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit

Rızaya razı ol hakka kailsen
Ara bul mürşidi müşkülde isen
Hakikat şehrine yolcu değilsen
Ne yolcuyu eğle ne yolu incit

Gel haktan ayrılma hakkı seversen
Nefsini ıslah et er oğlu ersen
Hüdai incinir inciden versen
Ne kimseden incin ne eli incit


Öyle Gel

Bu aşkın sırrına ereyim dersen
Önce bir ermişe sor da öyle gel
Hakkın cemalini göreyim dersen
Evvela sen seni gör de öyle gel

Hakikat ilminin sabırdır başı
Şah olsa da benlik gütmez er kişi
Sen kendi nefsinle eyle savaşı
Sadık ol sözünde dur da öyle gel

Hüdai emeğin gitmesin zaya
Bozulan süt artık tutmuyor maya
Bu aşkın yoluna gidilmez yaya
Aşk atına binip sür de öyle gel


Bana Sor

Adım adım gezdim gurbet elleri
Gezdim ama kardaş gel de bana sor
Ömrümün yükünü dert sıraladım
Dizdim ama kardaş gel de bana sor

Genç yaşımda terk eyledim yurdumu
Geri dönüp gözlemedim ardımı
Gönül defterine gizli derdimi
Yazdım ama kardaş gel de bana sor

Hüdai hastayı eylerim nazar
Ben kendi içimde kurdum bir pazar
Bu kötü nefsime kazmasız mezar
Kazdım ama kardaş gel de bana sor


Zamanı Geldi

Bahar geldi çayır çimen yürüdü
Yaylaya göçmenin zamanı geldi
Dağlar yeşil giydi karı eridi
Suyundan içmenin zamanı geldi

Çok şükür bu yıl da erdik bahara
Gülü gördü bülbül başladı zara
Açıldı sinemde bin türlü yara
Yine dert açmanın zamanı geldi

Pınarı var ormanı var gölü var
Çiğdemi var çiçeği var gülü var
Arısı var peteği var balı var
Bunları seçmenin zamanı geldi

Hüdai zamanın geçer boşuna
Kuşlar bile hep kavuştu eşine
Şimdi bu mevsimde dağlar başına
Yar ile kaçmanın zamanı geldi
          Kız Niçin

Kız niçin bakıp bakıp gülersin
Yanağında güller açılasıca
Gülüp gülüp ne aklımı çelersin
Güzeller sultanı seçilesice

Bilir misin bana ne iş eyledin
Aklımı fikrimi bir hoş eyledin
İçkisiz mezesiz sarhoş eyledin
Elinden badeler içilesice

Koymayasın beni eller yerine
Sana hizmet edem kullar yerine
Gel bir koklayayım güller yerine
Gül gibi kokusu saçılasıca

Hüdai aşıktır ey ahu gözlü
Yüreğimi yaktın ciğerim közlü
İçimde yıllardır hasretin gizli
Gel uğruna candan geçilesice



Dostlarım

Dostlarım hep bende kusur aradı
Gerçek yanlarımı göremediler
Yar dediğim yad ellere yaradı
Sevdiklerim bana eremediler

Saflar kandı fitnelerin sözüne
Körler düştü kalleşlerin izine
Dinamitler kondu suyun gözüne
Yine de farkına varamadılar

Kalmadı sevdiğim lezzetim tadım
Devrildi seneler bak adım adım
Yıllarımı insanlara adadım
Bir günümü geri veremediler

Göz koydular varlığıma malıma
Kurtlar çoban oldu kuzularıma
Zalimi koydular mazlum yerine
Haklının hakkını aramadılar

Hüdai'nin yaraları döşünde
Duman eksik olmaz garip başında
Yar yari pişirir aşk ateşinde
Yarsızlar yarasın saramadılar



Anlamaz ki

Aşık olmak bir alemdir
Tatmayanlar anlamaz ki
Her sözü bir mücevherdir
Tartmayanlar anlamaz ki

Kim ki haktan olsa cüda
İbadetten almaz gıda
Bu yolda başını feda
Etmeyenler anlamaz ki

Sil gönlünün kem pasını
Gütme benlik davasını
Daim hasretlik yasını
Tutmayanlar anlamaz ki

Hüdai'yim kalksın perde
Aşk ateşi yanar serde
Eyüp gibi dertten derde
Batmayanlar anlamaz ki



Ateş İcat Olup

Ateş icat olup tütün tütmeden
Aşkın ocağında biz yanıp tüttük
Güller açılmadan bülbül ötmeden
Mana aleminde şakıdık öttük

Her kaynaktan akmaz böyle duru su
Bu yer gerçek erenlerin korusu
Duygu çiçeğinden ilham arısı
Sevgiden bal yaptı önce biz tattık

Gönül diyarında sevda elinden
Hasret dağlarından çile çölünden
Peygamber izinden Allah yolundan
Yirminci asırda biz geldik gittik

İrfan sofrasının altın tasıyım
Muhabbet suyunun şelalesiyim
Hüdai Yunus'un sülalesiyim
Tasavvuf ilmini biz tamam ettik



Ayrı Duruyor

Ey erenler yine bozuldu bendim
Manalar dilimden ayrı duruyor
Aşkın ateşine yandıkça yandım
Dumanım külümden ayrı duruyor

Bağbancı hasiret sümbül çiğdeme
Bir od düştü yanar dertli sineme
Seher vakti bülbül gelmez bu deme
Bülbülüm gülümden ayrı duruyor

Bu benim derdimin yok mu ilacı
Bitip tükenmiyor çektiğim acı
Gazel döktü şu ömrümün ağacı
Yaprağım dalımdan ayrı duruyor

Katlanayım dedim derde mihnete
Gayrı gönül dayanmıyor hasrete
Kader kısmet aldı attı gurbete
Hüdai ilimden ayrı duruyor

Kaynak: http://www.radyodoga.com.tr/Asiklar-24-asik-hudai-(sabri-orak).aspx

Yaşatır Gönüle Yazı




Gönülden sevenin olmaz mı gönül sazı
Birazda olmaz mı az tatlı gülümseten nazı
Sevende onu severken almaz mı hazzı
Gönülden aşk ile seven yaşatır gönüle yazı

Ah birde gamzesinde olursa mutluluk gülüşü
Birde halden anlayan tatlı gülümseyen bakışı
Dilinde aşk ile sevgi ile sözlerin güzel çıkışı
Gönülden aşk ile seven yaşatır gönüle yazı

Sakın ola sevgilini devri düşük sözlerle incitme
Sakın ola yaşayacak sevgimiz kalmadı diye terk etme
Medeniyet tek dişi kalmış canavarın sözü bu dikkate alma
Gönülden aşk ile seven yaşatır gönüle yazı

 Kul Mehmet’im bak güle ibret al var etrafında diken
Acı sıkıntı ile kullar değil mi bir anlığına imtihan edilen
Az sabırla mutluluğa kapıyı açıp gülümseyen
Gönülden aşk ile seven yaşatır gönüle yazı
Mehmet Aluç


İman İle Ol Tez



Düşünce girdabında yoksa yaşayan güzel iman
Ne yazın değeri olur ne kışın ne baharın
 Fikirde İmansız kalırsan düşersin şeytan eline aman
Şeytan elinde ne cennetin değeri var nede insanlığın
Şeytan anlar düşence ekseninde adam olmadığını
Kor alev ateşten sessizce altına serer düşüncesiz parça parça sav
Eğer fark edersen öpeyim elini durma kaç iman ile ol tez

Namerdin faydası olmaz hiçbir kula
Sen imanınla gönül çiçeğini sula
Eline geçerse namert iman ile dola
Adam olursa oldu olmazsa ne sana fayda ne kula fayda
Şeytan anlar adam olmadığını ateşten altına serer bez
Eğer fark edersen öpeyim elini durma kaç iman ile ol tez

Mazlumların yanında ol incitme dilinle
Bal topla arı gibi uzat elinle
Yapamazsan bunları ne yanına yanaş nede adamın diye gez
Şeytan anlar adam olmadığını ateşten altına serer bez
Eğer fark edersen öpeyim elini durma kaç iman ile ol tez
Nefis şeytan etrafında dolaşır bin beş yüz kez
Yıkmak için uğraşır aman dikkat et iman zincirine yapış tehlikeyi sez

Gönüllerin perdesini incitme
Bülbül var iken karga sesi dinleme
Gül var iken diken bahçende yetiştirme
Seni seven var ise ihanetle vefasızlıkla terk etme
Hüsnü zanla olma gönülleri de edepsizlikle terk edip gitme
Şeytan anlar adam olmadığını ateşten altına serer bez
Eğer fark edersen öpeyim elini durma kaç iman ile ol tez


Kul Mehmet gülen yârin sesi ne hoş gelir kulağa gönüle
Aman sahip çık her daim sen beline diline…
Mazlum gelirse hemen durma al gönül evine
Misafir eyle izet ikram ile ziyafet çektir gönlü hoş eyle
Kim ile karşılaşır isen sen her daim gülümse
Bunları yapamazsan var git kör kayanın dibinde mezar kaz kendine
Şeytan anlar adam olmadığını ateşten altına serer bez
Eğer fark edersen öpeyim elini durma kaç iman ile ol tez

Mehmet Aluç

Bil Gayri




Dertler sokağında kalan kul üzülme
Dermanı gönderdi Rahman sabırla
Gönül kaldı ise karanlık köprüde süzülme
Doğan güneşle Rahman ışığı gönderdi kendini toparla
Gönüllerin kadir kıymetini bileceksen bil gayri

Saçlarına düştü ise ak hatırla
Rahman gönderdi mesaj ölüme kendini hazırla
Dillenir yıldızlar karanlıkta geceyi ederken tavaf ısrarla
Doğan güneşle Rahman ışığı gönderdi kendini toparla
Gönüllerin kadir kıymetini bileceksen bil gayri

Umutsuzluğun son olsun umut dolu yarın önünde
Gülümser merhamet gönlünde umutla gör gayri
Bırak hicran ile yol almayı merhamet senin gönlünde
Gönüllerin kadir kıymetini bileceksen bil gayri

Yaprak düşer toprağa Rahmanın izniyle
Naz ile feryat niyazından vaz geç artık
Kaybolmazsın iman limanında Allah’ın emriyle
Gönüllerin kadir kıymetini bileceksen bil gayri

Kul Mehmet’im yokluk ile gözden akan yaşı gör gayri
Kirpikler de dökülür ateşle ahlar git derman ile sil gayri
 Dün şu karşıdan gelen değil miydi gül kokan ahir zaman peygamberi
Gönüllerin kadir kıymetini bileceksen bil gayri, bilmeyeceksen çekil geri geri
Mehmet Aluç


Sağlık ve Afiyet Duası

Sağlık ve Afiyet Duası

Yazdır
İslamın korunmasını istediği beş esastan birisi de hayat ve sıhhattır.Onun için sağlığı korumak,ve gerekli tedavi yöntemlerine başvurmak dini bir görevdir.Peygamberimiz (s.a.s) bunu arkadaşlarına emrettiği gibi,kendiside günün imkanları içinde tedavi olmuştur.Bunun Yanında manevi tedaviye de  başvurmuş,Bunun için de dua ve ayetler okumuştur.
Peygamberimiz (s.a.s) sabah akşam şu duayı okuyarak Allah'tan sağlık,afiyet ve iyilik istemiştir;
ااَللهُمَّ اِنّيِ أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعاَفِيَةَ فِي الدُّنْياَ وَلاَخِرَةِ
OKUNUŞU:"Allâhumme innî es'elüke'l-afve ve'l âfiyete fi'd-dünyâ ve'l-âhırah."
ANLAMI:"Allah'ım! Senden dünya ve ahirette af,sağlık,sıhhat ve nimet istiyorum."(Ebu Davud,edep,110)
Ayrıca;Sahabeden Hz. enes (r.a) anlatıyor.Peygamberimiz (s.a.s) hastalıklara karşı şu duayı okurdu;
اَللهَمَّ اِنّيِ اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُذَّامِ والْبَرَصِ وَالْجُنُونِ وَمِنْ سَّئِ الاَسْقاَمِ
OKUNUŞU;"Allâhümme innî e'ûzü bike mine'l-cüzzamı ve'l-barasi ve'l-cünûni ve seyyi'il-eskâm".
ANLAMI:"Allah'ım! Cüzzamdan,barastan delilikten ve hastalıkların kötüsünden sana sığınırım." (ebu davud,Salât,367)
Dikkat edilirse Peygamberimiz (s.a.s)'in o dönem için tedavisi olmayan hastalıklar için Allah'a dua ettiği ve ona yakalanmamak veya Ondan kurtulmak için yardım istediği görülmektedir.
 Kaynak:http://www.dualarimiz.com/sifa-dualari/160-sa-ve-afiyet-duas.html

Bu Satırı Yazma Sıkıntı Var


Ciğerimde yara var
Ellerimde para var
Gözlerimde kara var
Bu satırı yazma sıkıntı var
Gözlerinin karası
Yaktı beni sürme parası
Kullandığın parfüm ise
Bir daire parası
Kolların açmadın
Ulu dağa gitmedik diye benimle yatmadın
Plazma televizyon aldım yatağına almadın
Masaya vurdum yumruğu aklın başına aldın
Gece gündüz alışveriş yaparsın
Gece yatağa girerken yan kaçarsın
Sabah para istemek için koşarsın
Alamayınca suratını asarsın
Koş gel derim gelmezsin
Bir öpücük vermezsin
Halim nedir sormazsın
Kuaföre gitmek için türlü diller dökersin

Kul Mehmet’im fazla abartma
İstisna kaideyi bozmaz unutma
Fazla yazarak hanımefendileri kızdırma
Sırrın var ise de hiç kimseye sızdırma

Mehmet Aluç
-------------------
There Distress Line Writing this
Have wound my dear
Money in my hands
Have trouble writing this line
My eyes are black
Black eyes
If you use perfume
Take me oil money A circle of money
We go to great mountains he did sleep with me
You open the arms
The reason I took the head of the fist hit the table
Did not get picked plasma television in the bedroom
When shopping night and day
You run away side came to bed at night
In the morning you ran to ask for money
You could not get beyond the face
Do not give you a kiss
I say you not run it
Halim What you do not ask
Mehmet Kul 'm too exaggeration
You shed any language to go to the hairdresser
If there 's no one secret leak
Note that the exception does not invalidate the rule
More typing ladies glow
Mehmet Aluç

Dine Hizmet İçin



Dine hizmet için gece gündüz çalışmalı
İnsanın özgür düşüncelerine karışmamalı
Yanlış fikirleri din iman yolu ile sararak açıklamalı
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir

Dine iman ile etmeli hizmet
Ey nefis iman ile gezmeyi hazmet
Rahmetellil âlemindir nur Muhammed
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir

İmanlı gönülde olmaz hiç naz
İman yoksa nedir bu nefret kin git kendi kuyun kaz
İman yoksa birçok gönülde bu alınmaz ki baz
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir

Ah gönüller iman içinde olsa
Onu gören kullar iman ile yola gelse coşsa
Arayıp yolu iman yolunda bulsak
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir

Sızlayan gönüllerin yanına uçsam
İman ile hak yolda kulların derdine koşsam
Ecel geldiğinde imanla Rahmana varsam
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir

Tüm rızkımı yoksullarla paylaşsam
Onların dertleri ile gece gündüz ağlasam
Nefsi şeytanı iman zinciri ile bağlasam
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir

Mutlulukla yürümeli gül kokan Resul izinde
Mutluluk eksilmemeli müminlerin yüzünde
İnsanları selamlamalı gülümseyerek yeryüzünde
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir


Kul Mehmet sen gitme haksızın peşinde
Haksızın heybesinde leş acıları vardır izinde
Haksız bir gün hesabın verir cehennemde nar içinde
Nefsi şeytanı zannı uçurumlara atmak gerekir
Mehmet Aluç
21-02-205
04.25


Yanlışını Anla Ey Kul




Vakti vuslatı beklerim canla
Gönül dergâhıma aşkla var anla
İmana akarken gönlüm heyecanla
Rahman kul olmak için yanlışını anla ey kul

Ecdadın kanı şehadetle toprağa yoğrulmuş
Vatan toprağı şehadet kanıyla vatan olmuş
Titrerdi önünde günah yer bulamazdı kaçacak
Rahman kul olmak için yanlışını anla ey kul

Canım tenim Olsun Rahmana feda
 İman Aşk’ı ile günahlara diyelim elveda
Narı dilde kalmasın tövbeler gönülde olsun veda
Rahman kul olmak için yanlışını anla ey kul

Kul Mehmet’im tövbe ile Rahman’a var kalmaz ahın
Rahmana vardıktan sonra söner gönülde yanan harın
Tövbe ile olmazsa kul, şeytandan ne farkın kalır, nede sırrın
Rahman kul olmak için yanlışını anla ey kul

Mehmet Aluç

Birazda Gülelim





Kaynak:http://www.kadimdostlar.com/Cizgi_Resimler_Cizgi_Film_Karakterleri_f116/Avanak_Avni_Karikaturist_Oguz_Aralin_Girgir_Say_t43660.html&st=10

Kula Gülmek Çok Yaraşır






Yaklaş yanıma az gönül yoldaşım
Yalnız dostun hasreti çekmeyelim
Hasretlik çekmeyelim biz gülelim
Kula gülmek çok yaraşır bilelim

Kör şeytana imanlı kul hiç uymaz
Aşk ile seven kullar acı duymaz
Aşk ile seven yâre gönül doymaz
Kula gülmek çok yaraşır bilelim

Dostla giderken dost yolundan dönmez
Gönül kaypak değil hakkı ödenmez
Yâri sevenin ömrü hiç tükenmez
Kula gülmek çok yaraşır bilelim

Aşkın nehrinde gönüller hiç kirlenmez
Aşk’la gönülde merhamet tükenmez
Kul başına ne gelir hiç bilinmez
Kula gülmek çok yaraşır bilelim

Aşkı gönülde saklama gizlenmez
Merhametli kulun hakkı ödenmez
Nefret kinle seven gönül delinmez
Kula gülmek çok yaraşır bilelim

Kul Mehmet’im yalan doğruyu yenmez
Aşk’ız yar sevilmez gönül gülünmez
Aşk gönülde olmazsa yar çözülmez
Kula gülmek çok yaraşır bilelim

Mehmet Aluç

20 Şubat 2015 Cuma

Boşa Geçmez



Kul aşkın yoluna yalnız girer mi?
Gönül aşk olmayınca hiç pişer mi?
 Seni sevmeye bir ömür yeter mi?
Aşksız bu ömür senle boşa geçmez

Bu âlemde seven kul acep çok mu?
Severek yâre kavuşanlar yok mu?
Gülümsemeyen bu yüzler kulun mu?
Aşksız bu ömür senle boşa geçmez

Kul Mehmet’im seni çok seviyorum
Sensiz günler ömürler hiç geçmiyor
Perişan günlerim sensiz gülmüyor
Aşksız bu ömür senle boşa geçmez

Mehmet Aluç

Birileri Ne Demiş? Ben Ne Demişim?




Albert Einstein: Açlıktan karnı guruldayandan dürüst politikacı olmaz.

Ülkemizde hep karnı tok olanlar politikacı oluyor, ama hiç açların halinden anlamıyor, yedikçe yiyor. Aç olanda politikacı elbette olur, acın halinden anlar, zaten karnı tok olanlar için bir şey yapmaya da gerek yok. Karnı aç olan doyana kadar yer, tok olan patlayana kadar yer, buda size kapak olsun bir şey bildiğini sananlar.

Albert Einstein: İnancı dışlayan bilim topal, bilimi dışlayan din kördür.

Bilim şimdiye kadar İslam’a kucak açmadı ki Osmanlıdan sonra veya siz batılı kendini bir şey sananlar, din, bilim ilim çinde de olsa da git öğren diyor, ama bunu duymayan görmeyen bilmeyen yine de sizlersiniz…

Albert Einstein: Aynı anda, hem savaşa hazırlanıp, hem de savaşı önleyemezsiniz.

Savaşı önlemeye çalışan kim var bu âlemde, siz batılılar gözü aç insanlar üç beş dolar için devamlı savaş, fitne peşinde koşuyor. Bir tek silah satmak için yıllarca çalışırsınız, bir insana bir lokma ekmek vermemek umman umman kaçarsınız.

Mehmet Aluç

İmanla işlenmiş Anekdotlarım



İman dolu bir ülkenin, her mahallesinde her sokağında her evinde iman ve vicdan ile yaşanılır, vefasızlık duyarsızlık hissizlik iman ile kelepçelenmiştir.

Hayat biz kısa ömürlülere verilmiş bir emanettir, bu emaneti içinde iman ile teslim etmek de görevimizdir.

Rahmanın yarattığı tüm kulun gönlünü kırmamak ve onu mutlu etmek kulluk ve insanlık görevimizdir, bundan gayrısı ne insanlığa nede kulluğa girer bundan gayrısı zulme, insan haklarına ihlale girer.

Dertler içinde olan kula yetişmek onun derdine derman olmak mümin olan her kulun üzerine vazifedir.

İmanla ilim irfan denizinde yüzülür, imansız ilim irfan denizine girilmesi mümkün değildir.

İman manayı aşkı senden alıp karşındaki mümin kardeşinin gönlünde yoksa ona sunmanı ister, yalnız zorlamadan, gülümseyerek sunmanı ister.

Hayâ(l )iman merhamet gönlünde varsa, insanlığın faydasına olacak bir rüyadır. İman ve merhamet yoksa sadece kendi çıkarı için gerçekleşecek boş hayalden öteye g/itmez.

İslam, Kuran, Resul gayesi imanı gönüllere edeple nakış nakış işlemektir.
İman olmadan gönüldeki yarınlara ait düşünceler toplumsal olmaz ve gerçekleşmez, sadece kendi nefsi ve çıkarı dışında kulun yarınlara ait düşüncesi toplumsal olmaz.

İman gönülde yoksa dil konuşmayan lal olmuş dildir. İmanla olan gönül zalim karşına dikilir zalimi susturur.

Adımlar yarına iman dolu düşüncelerin ışığında adım atmıyorsa, at gitsin o adımları kız kulesinden aşağıya, çünkü iman dolu düşüncelerin atmosferinde o adım atılmıyorsa sonucu insanları ötelere taşıyamaz sadece nefis şeytan dünya üçgeninde sıkıştırarak, yarınsız yarınlara taşır.

Gözlerdeki buğularla insanlar baş başa ise, bilin ki gerçek iman yok gönüllerde, nasıl iman vardır kendi çı/karımız uğruna içeriği değiştirilmiş Kuran, sünnet içermeyen bir iman vardır hayatın her alanında.

Ey yorgun, mutsuz, umutsuz d(y)olu adımlar İmanı alın gönlünüze bitsin, mutsuzluk umutsuzluk yorgunluk d(y)olu hayat ve zaman.

Yıkılır, imansız y(k)ollarda tüm y(k)ollar adımlar, çünkü adımlar nefise odaklanmış yürür, nefis de kendin düşünür sonunda uçuruma götürür arkada bir t(s)ekme vurur, kıçı ile güler tabi ki şeytanın kucağında.

İmanla ilim yolu açılır, ilim koşarak sana gelir lakin Kuran ve sünnete örülmüş bir imansa gönlündeki, dilindeki iman.

Kırk yıl, yüz yıl köleliğe mahkûm ettiren düşüncelerin karanlığında yaşayacağına, Kuran’la, Gül kokan Resulle, imanla imtihan dünyasında az çileyi az, sabrı, az cefayı yaşa ve bu ondan bin katlı değerlidir. Kuran, Gül kokan Resul, iman tüm acılarına şifa ile alnında öpendir.

Mehmet Aluç

Kula Yakışan Tefekkür Ederek Yaşamak




Hasret ile yolun gözlerdim
Ölüm haberi geldi ben bittim
Gözlerimde akma gözyaşlarım
Beyaz kefen içinde yatar nazlı yârim



Dünyada nasip değilmiş buluşmak
Ah ile yakışmaz kula yaşamak
Vakti vuslatı beklemek gerekir ey kul
Beyaz kefen içinde yatar nazlı yârim



Kul Mehmet’im dünyada güldürmezse Rahman
Elbet vardır bir hikmeti yücedir o Rahman
Kula yakışan tefekkür ederek yaşamak
Beyaz kefen içinde yatar bekler beni nazlı yârim


Mehmet Aluç

Adı Yaşar'dı can arkadaştık






Adı yaşardı can arkadaştık
Sevgiyi dolu dolu yaşardık
Kaşları çatık hızlıca koşardık
Uçurtmalar peşinde heyecanla uçardık

Hayatı ve ekmeği bölüşürdük
Her gün sevgili peşinde dövüşürdük
Derslerimiz için kalemlerimizi bölüşürdük
Bir gün aramıza girdi cemile ayrı düştük

Bir daha görüşmedik ekmek kavgası oldu sevdam
Bir gün yolda gördüm gözleri buğulu ve yaşlı
Görmedi kalplerimiz ayrı  taş ile dolu telaşlı
Dayanamadım yaklaştım görmemek için beni kaçtı

Koştum peşinden yakaladım kolundan
Yüzünde utançtan duvar sarıldı kolumdan
Gözlerinde yaşlar selden duvar
Başladık sessizce ağlamaya yıktık kalbimizdeki duvarları

Ayrılmıştı Cemile'den 
Ayrılmıştı işinden ekmek ister tuz ister cemile
Cepte para yok doldurmuş hüzünleri 
Bağlamış sabrı kemerine eklemiş kederleri

Benim derdim çoktu
Zaten Cemilesi de yoktu
Gözlerinde yaş çoktu
Girdim koluna gittik artık hüzün yoktu

Paylaştım ekmeğimi evimi gönlümü
Tuttum kolundan kırdım gönlümü
Aldım geldim cemileyi yolda yaşarı gördüm
Koştu heyecanla sarıldılar sevgilerini gördüm

Olsun kurşun yemiştim sıyırdı geçti
Küçük kızının mavi gözleri dertlerimi biçti geçti
Kucağımda sımsıkı sarılı hayatıma anlam ve mana biçti
Gözlerinde sevinç yanağımda busesi ömrümde tüm dertler artık hiçti

Baba olmak çok zordu
İşsiz olmak daha da zordu
Söyleyecek kelimeler bulmak çok da zordu
Yaşarı mavi gözlüyü cemileyi ayrı düşünmek de pek zordu

Çıkardım evin dükkânın anahtarını
Taktım maviş gözlünün minik parmağına
Oturduk minderden yastığa öptüm hepsinin yanağından
Çıktım mahalleden hala gönüllerimiz hala sevgi pınarından

Büyüdü maviş gözlü kucağımda her gün öptüm yanağından
Yaşar ve cemile mutlu artık yuvasından ocağından
Ben hala bekârım beraber yaşıyoruz hayatın kucağından
Maviş gözlüm  kızım her gün yatar kucağımdan 

Mehmet Aluç

Hasretlik Çekmeyen





Rahmanın sırrı gizlidir herkes bilemez
Yürekten yanmayan aşık oldum denilmez
Merhamet ile gönülleri sevmeyene insan denilmez
Aşk ile sevmeyen aşık gönülleri göremez
Dertliyim dese de dertlinin halini bilemez
Aşk ile sevmedikten sonra kul mutlulukla gülemez
Hasretlik çekmeyen yardan ayrıyım diyemez

Her daim dağların yolu düz olur
Bazen kar yağar hasret ile tarumar olur
Gurbet elde hasret çeken dertli olur
Aşk ile sevmiyorsan ileri gitme dur
Aşk ile sevmek için aşıklar meclisine ömrünü kur
Aşk deryasında Aşk’ı öğrenmek için gönüllerde at yıllarca tur
Hasretlik çekmeyen yardan ayrıyım diyemez

Kul Mehmet im yar yolunda ver bir karar
Yardan ayrı kalmak ömre zarar
Yârden ayrı geçen zaman neye yarar
Yâri mutlu etmek bu ömre ar
Bak gözlerine üzüm gözlün aşk nehrine doğru akar
Aşk ile sevmen için gözün içine bakar
Geceleri aşk ile sev diye yanında yatar
Hasretlik çekmeyen yardan ayrıyım diyemez

Mehmet Aluç

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç