Kör Karanlık Zindanlar
İnsan olarak birçoğumuz dünyaya geliş
amacımız duygularımız dünya hayatının amacı düşüncelerin şeytani ve rahmani
yolunu bilmeden yaşayan insanlarız.
Dünyaya gelen biz insanoğlu yüce Allah’a
ibadet etmek ve gönüllerin inşası için gelmiş ve şeytani yol ve Rahmani yol
olarak Yüce Allah önümüze iki yol yaratmış. Şeytani yolda şeytanın avukatlığını
yaparsan şeytan bir süreliğine senin sırtını sıvazlar hafiften gülümsemen için
gıdıklar istediğini yaptırdıktan sonra yolun ortasında sinene kör bıçakla
bıçaklayarak yarı yolda kan revan içinde bırakarak terk eder ve kıçından
gülerek terk eder gider.
Şeytan bu onda duygu his arama bulamazsın.
Birde bakarsın ki ömründe ömür bitmiş yolun sonunda kan revan içinde kalmışsın
tek başına. Aklına gelir ise ikinci yol Rahmani yol, mutluluğa sevince
gönüllerin inşası için olan güzelliğin yoluna yürürsün ve o yolda tüm acılarına
yaralarına derman bulursun tabi aklına gelirse.
Biz insanlar işte böylesine nankörlük dolu
yola girmek ve şeytanın avukatlığını yapmayı öylesine seviyoruz ki bize Rahmani
yolu gösterenlere kin nefret ile hırlayarak parçalıyoruz.
Tabi Rahmani yolu gösterenin görevi bu yolun
güzelliğini bildirerek gittiği yolun yanlış olduğunu söylemek gerisi o kişiye kalmıştır,
ister şeytani yolu seçer bir ömrü o yolda heder eder sonunda sırtında paslı kör
hançerle sırtında bıçaklanır kan revan içinde kalırsın. Rahmani yolu seçer
iyilik ve merhamet ile yol alır insanları sever dertlerine derman olmanın
yoluna gider, imanı Kuranı Gül kokulu Resulü göğsünde taşır bazen yoluna çıkan
zalimlerle mücadele eder, halden
bilmeyenlerin yanlışlığını yüzüne söyler ve bu ömrün sonunda görevini az da
olsa yapmış olmanın huzuru ile ölüm anında güzel bir iman ile son nefesini
verir.
Ahirette ise yaptığının karşılığını
güzellikler peşinde koştuğu için güzellikler ile mükâfatını alır.
Ama şeytani yolda giden ömrün sonunda Rahmani
yolda yürümeden son nefesini verdi ise
Ahirette de karşılığını yapmış olduğu kötülükler ve çirkinlikler ile
karşılığını alacak. Her ne kadar ben yapmadım şeytan nefsime uydum dese
de-beşeriz şaşarız şaştığımızı söyleyenlere uyarak şaşkınlıkla girdiğimiz yolda
geri dönmeliyiz- karşısına çıkan insanların kendisine gittiği yolun yanlış
olduğunu söylemelerine rağmen dinlemediği hatırlatılacaktır.
Gönlümüzdeki sevgi duvarından bahçesinden habersiz
yaşayan birçoğumuz yalnızlık ile baş başa kalınca kaderi dünyayı suçlar oturur
isyan bayrağını çekeriz edepsizce.
Kendin gözlerini kör karanlık paslı demir zindanlar
içine mahkûm eden sendin, sana gittiğin bu yolda sonunun böyle olacağı zaten söylendi,
sen ise sırıtarak güldün hatta küfür ederek onu hırpaladın ve yoluna devam ettin.
İşte sonucu neden kaderi ve dünyayı suçlu buluyorsun suçlu olan sensin, neden
bunu görmezlikten geliyorsun?
Dilinde her akşam ayrı bir küfür ile gezinen sen değil
miydin, pişmiş kelle gibi sırıtarak gezen?
Yüce Allah seni ve insanları kâinatı severek yaratmış,
sen neden insanları sevmek yerine sevgisiz gözlerle hislerle bakıyorsun zulüm
yaparak insanların gönlünü kırıyorsun?
Yüce Allah özüne sevgi katmış, sen neden şeytan ve
nefsine uyarak bu sevginin içine acı zehir katarak insanlara sunuyorsun
nefretin ile?
Sevgi insanlığın gönlünde özünde değer bulur
karşılıklı sevgi ile şimdi yalnız kaldın insanları ve dünyayı kaderi edepsizce suçluyorsun,
dön bak geçmişine de öyle konuş!
Az
gönül sazımıza dokunalım bakalım ne söyleyecek
Dünya
bahçesinde tüm çiçekleri ezdin
İnsanların
gönlü edepsizce kin ile yıktın
Elin
gönlün dilin sopalı taşlı
Utanmadan
yalnız kalınca sevgi şefkat istiyorsun
Sen
sandın tüm dünyada devran hep senin olacak
Sağlık
sıhhatin her daim senin ile olacak
Kan
ağlattığın diyarlar gönüller sandın ki yok olacak
İşte
yalnız kaldın zulümlerin en korkuncu yaşattın
Ölüm
gelince en korkunç ölümden nereye kaçacaksın
Yüce
Allaha nasıl hesap vereceksin
Unutulsam
yok olsam dersin lakin bu olmaz
Merhamet
arama sende yoktu yakıp kül ettin
İşte
şimdi merhametsizce yanıp kül olacaksın
Mehmet
Aluç