Bu Blogda Ara

30 Ocak 2016 Cumartesi

Cevapsız Sorularımın Limanında



Hamalım şüphesiz senli düşlerime
Ne yana dönsem sensiz düşlerim koynumda
Bir sen yoksun gönlümün kıyısında
Gözlerimin okyanusunda
Her anımda hemhal olurken senli düşlerimle
Bir sen yoksun canımın sahilinde
Bir sen demir atmıyorsun gönlümün limanına
Cevapsız limanlarımda sorularımla boğulurken
Şüphesiz nice gönül kervanları geçerken
Ben hala seni bana getirecek kervanı bekliyorum
Karanlık gecelerimden beni sabaha ulaştıracak
Şefkatli elinle beni yeniden canlandıracak
Beni sende diriltecek uyandıracak
Senin bana getirecek olan kutlu kervanını bekliyorum
Ayrılığın yıkık senfonisini bas sesi ile dinlerken
Yüreğimde çizdiği derin acıları içine katarak
Hasretin arabesk türküsünü dinliyorum
Gözlerimde yaş ellerimde sensizlik
Gölgelere sığınmış bir meczup deli
Hasretinle denizdeki dalgalara karışırken
Boğuşurken
Sana ait gönlümü almasın diye
Son nefesimde beni alıp içine çekmesin diye
Hasretin denizindeki dalgalarından kurtulurken
Son bir hamle ile
Bekliyorum hala seni bana getirecek olan kervanı
Ufukta ne bir kervan var
Nede gelen bir yolcu
Sadece kor alev rüzgârda esen hasretinin kokusu var
İki kırık cümle ile sana kırık gönlümü gönderiyorum
Kırık düşlerimin gölgesinde
Sensizliğin azabını gönlümde saklarken
O iki kırık cümleye bulaşmasın diye
Sensizliğin azabını gönlümün dehlizlerinde saklıyorum
Ben yine kırık dökük odama dönerken yine yıkılmış
Ama umudunu hala yitirmemiş adımlarımla
Yine yorganı üzerime çektim
Senli düşlerim koynumda
Kendi cevapsız sorularımdan azat olmuş halimle
Düşlerimde seni bana getirmesi için
Binlerce kervan gönderiyorum
Seni bana getirmesi için
Kapatırken göz kapaklarımı zamanın en derin uykusuna
Yüreğimdeki yangını söndürdüm
Düşlerimde seni yakmasın diye
Tabutuna sığmayan hasreti
Düşlerimde sen görme diye
Toprağa gömüyorum
Gönlümdeki hasretim sana hasreti yaşatmasın diye
Feryadı kulakların da yankılanmasın diye
Vaveyla vaveyla gömüyorum toprağa
Bekliyorum ömrümün kervansarayında seni
Alır o narin burnun az yüreğimi yakan sen kokunu
Bulursun yolumu kervansarayımı
Şimdi suskun düşlerimin içinde gezerken gülümsüyorsun
Bulutlar saçlarınla oynuyor
Bir nehir gibi gözyaşlarını yüklüyor gözlerine
Gönlümüzdeki pasları sel gibi alıp götürecek
Gözyaşların yüklerken bulutlar
Ben saçlarının altında bekliyorum
Susuyor kulağımda yankılanan matemli şarkılar
Şimdi bir sen varsın karşımda
Birde sana sevgiyle atan gönlüm var
Şiir kokan gözlerinde
Cennet kokan hece hece şiirler okuduğum gözlerin var
Artık her şey sana benziyor sen kokuyor
Açmıyorum gözlerimi
Hiç açmıyorum
Alınırken ruhum
Gönlüm hala dipdiri sana koşarken
Sen arkamda kalıyorsun
Ben senden uzaklaşırken
Sancılı koşmalarına takılırken yoldaki taşlara
Takılarak düşerken sen
Ruhum ani bir sıçrayışla
Gönlümün feryadı figanı ile
Bedenime geri dönüyor
Seni almadan gidemem diye
Koşarak sana geliyorum
Gözlerinde yaşlar
Tutuyorum ellerinden
Gülümsüyorsun cennet bakışınla
Tamam diyorum alın ikimizi birden
Ya da bırakın el ele yaşayalım
Sonra ölelim
Yüreğimden çıkan bu dua ile yüreğimde
Depremler olurken
Uyanıyorum uykumda
Ve karşımda sen ve ben

Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Şiirler Gülümseyerek Gönüllere Dokunmalı Buna İzin Verin.




Şiirler Gülümseyerek Gönüllere Dokunmalı Buna İzin Verin.

Şiirlerimle sokaklarda geziyorum, gülümseyerek şiirlerimle insanlara bakarken, insanlar bana garip garip bakıyor, her halde bu deli diyorlar, bu zamanda gülmekte neymiş, o nasıl bir şeymiş yenilir mi içilir mi gibilerinden bakıyor, gülümsüyorum, şiirle yatıp kalkmayınca hecelerle dost yaren olmayınca böyle oluyor, elden ne gelir. Kaldırım taşlarına okuyorum şiirlerimi sarsılıyorlar hislerinden desem yoksa bana mı öyle geldi bilmem, gülümsedi birden sanki sokaklar.

Kısa hayat gibi, kısa sokaklarda gezdim, şiirlerimi onlara kısa kısa okudum, kuşlar gibi uçarcasına sevindiler, sokaklar çocuklarla doldu bir an, onlara da çocuk şiirlerimi okudum, uçurtmalarım dan gökyüzüne uçurduğum şiirlerimden söz ettim gülümsediler, kapalı değildi onların gönülleri şimdiden anladılar şiirleri güldüler şiirlerle. Bazen gönül'e bir şeyler değmeli, eller değmeli, şiirler değmeli, aşklar değmeli gülümsemeler değmeli... Değince bir şeyler büyümeli, küçülmemeli karanlıklara saklanmamalı, duysana gönlü şikâyet ediyor senden, ayrılıkların sokağına uçurumuna düşeli feryat ediyor, kurtar beni gülümseme ile şiir ile aşk ile neden duymayız bilinmez!

Yürüdüm gönüllerine el sallayarak, çocuklarda gönülleri ile el salladılar devam ettim yürüdüm çıkmaz sokaklara doğru, çıkmaz sokakları şiirlerle süsleyerek çıkmazlığından kurtarmak istedim. Ne kadar çok özlemişler vuslatı, vuslat ile saranı o karanlık izbe çıkmaz sokaklar şenlendi şiirlerle, aylardır yanlarına uğramayan bir canlıya hasret çıkmaz sokaklara, kuşlar gökyüzünde birer birer indiler, şiirlerimi böldüm önlerine serptim birer parça ekmek ile arkasında çocuklar koştu kuşları görünce, insanlar koştu neler oluyor diye. Fena hallerimize şiirlerle ağladık sonra yavaş yavaş gülümsedik. Yanlışlara giden ayrılık yolları çıkmaz sokaklar, vuslat ile buluştu, yıktık çıkmaz sokağın son adımdaki duvarları, yandaki sokağa açtık sokağı, gönül'e güneş gibi doğan giren şiir gibi güneş girdi çıkmaz sokağa... Şiir yeni bir anlama ve ahenge dönüştü gönüllerde, meğer ne kadar susamışız şiirlere, güzel sözlü hecelere kelimelere...
Anlamı bozuk kelimeleri gönlümüzde ne kadar çok biriktirmişiz, saatler sürdü şiirle ayıklamak yok etmek... Bir şey ifade etmeyen anlamsız hecelerle gönlümüze dağlar dikmişiz, yıktık el ele... Dili olmayan hayaller gönlümüzde o kadar yer kaplamış ki yıllardır onun karanlık anlamsızlığında yürümüşüz o nedenle hayallerimiz gerçekleşmiyor, dilde gönülde tatlı söz olmayınca gönül dil ne bilsin güzelliği, nasıl anlatsın karşısındaki haylin güzelliğini. Sözler hecelerle, kulağa hoş gelecek ve ruha heyecan verecek şekilde güzelleştirme yollarını gösteren şiire ne kadar muhtaçmışız, bu çıkmaz sokakta anladık. Yıktık şiire ait olmayan her şeyi gönülde çıkmaz sokakta, açtık gönül yollarını çıkmayan sokakların yollarını. Şiir gibi hece gibi gülümsedik anlam ifade eden şiirsel gülüşlerle.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...

İmanla Yaşasın Gülsün Herkes



Boşa gitmesin artık nefes
Bitsin artık onca heves
İmanla çıksın gür ses
Nefis şeytanı ettirelim pes
İmanla yaşasın gülsün herkes

Ey nefis şeytan sesini artık kes
Kalmadı artık size hava alacak nefes
İman ile koyalım onların yeri kafes
Yeter artık diyin artık pes
İmanla yaşasın gülsün herkes

Ey kul vakit gelir ömürde biter son nefes
Kısalım artık çıkmasın çatlak ses
Az dinle ne diyor iç ses
 Ölüme koşacak herkes
İmanla yaşasın gülsün herkes

Özlemlerimiz alsın nefes
Gönül girmesin zordur kafes
İman çıksın gönülde gür ses
İmanla yaşasın gülsün herkes

Gönül imandan ayrılırsa şeytan nefis kapar
Rahmanı bırakır başka şeylere tapar
Ahiret âlemin de bu gönül ne yapar şaşar
İmanla yaşasın gülsün herkes

Şeytan girerse bedene izi çıkar tende
Nefret kin kokar her nefesinde
Ecel yakalarsa cehenneme atar ensesinde
İmanla yaşasın gülsün herkes

Aç açıkta kalanı koruyun
Nur Kur'an Sünnete uyun
Helal yiyin helalle doyun
İmanla yaşasın gülsün herkes

Hiç kimseye yapmayın oyun
Kur'an yoluna başınızı koyun
Haksızlık yapanın yoluna el koyun
İmanla yaşasın gülsün herkes

Merhamet eken merhamet biçer
Cennet mümin olanları seçer
Nefret eken nefret biçer cennet küser
İmanla yaşasın gülsün herkes

Mümin olana Kur'an'la yaşamak düşer
İmanla gezene nefis şeytan küser
İmansız ölen cehennem ateşinde pişer
İmanla yaşasın gülsün herkes

İmansız yola kendi düşen kendi çeker
Kabirde azap çeker duyan olmaz der artık yeter
Yeteri bilmeyen zaten demiştik olur beterden beter
İmanla yaşasın gülsün herkes

İmansız yol şeytana doğru gider
Mutluluğu bu yolda yok olur biter
Sanmasın şeytan onu sarar gülümser
Cehenneme atar sonra arkasında güler
Ben seni yolda çıkarmadım sen kendin geldin der gider
İmanla yaşasın gülsün herkes

Ey kul imansızlık yolun ne kadar daha sürer
Bu ömür geldi bir gün sonu var biter
Bak kör değilsin elbet ölenler bir bir gider
İmanla yaşasın gülsün herkes

 Nur Kur'an ve Nur Resul bize lider
Düş peşine odur gerçek önder
Ömür bu bir gün olur ecel ile söner
İmanla yaşasın gülsün herkes

Ölmeden önce tövbe et ömür elbet söner
Sanma ki ölenler gider bir gün döner
İman etmek merhametli olmak gülümsemek hüner
İmanla yaşasın gülsün herkes

Kul Mehmet'im iman kapısı açık buyurun
İman ile olduğunuzu yaşayarak duyurun
Mazlumları fakirleri açları doyurun
İmanla yaşasın gülsün herkes


Mehmet Aluç-Kul Mehmet-

Anıların Bir Ucuna Takıldım



Bu anlattıklarım ve yaşadıklarım bir anı olarak hafızamda bazen silik olarak beni geçmişe götürse de ben hala o geçmişin tozlu gülümseyen anılarının bir ucuna takıldım kaldım ve hala o günleri bugünmüş gibi yaşıyorum. İlk o'mu beni gördü ben mi onu ilk gördüm bilemiyorum, ama bu karşılaşmamız bir tesadüf değildi onu çok iyi biliyorum. Hala ömrümde temiz bir sayfa olarak duran bu güzel günüm benim için her hatırladığımda yüzümde tebessümlerden çiçekler açtıran bir an. Onun için böyle midir bilemiyorum! Yepyeni bir rüya gibi bir tebessüme yelken açan o ilk bakışma anımız… Anında sevda rüzgârlarının estiğini hissettiğim o an, beni rotası belirsiz yönünü kaybetmiş yarınlarda mutluluğun gerçekliği ile hiç alakası olmayan ilk denemelerin heyecanı ile sevda rüzgârlarına uçururken, sandığım o anın başlangıcı, aslında sonsuzluk ifade eden aşklardan çok uzaklara beni götüreceğini bilemedim. Islanırken bir kuyu köşede ıslanmamak için beklenilen bir mola anı gibi, sessiz tek başına sezgilerin hayal kırklığına sürüklediğimden habersizdim.
O ilk an sokakta yürüyordum saat gecenin onu, arkadaşlar ile restoranda akşam yemeği dönüşünde hafif adımlarla yoluma devam ederken, onu gördüğümde yüreğim sanki benim değildi terk etmişti beni, bana hafiften gülümserken ben onun peşinde koşan sefil bir insan olacağımdan habersiz gülümsedim ve yanına yaklaşarak.
-Hayırlı akşamlar
Derken sesim bir anda sanki sokakta yankılandı, o anda tüm sokaktaki tüm ışıklar söndü, sadece onun gülümsemesinin ışığı sokakları ve gönlümü aydınlattı. Gülümseyerek sımsıcak bir gülüş ile.
-Hayırlı akşamlar beyefendi
-Hayırlı akşamlar, gecenin bu saatinde yalnızsınız, benim gibi.
-Çok haklısınız beyefendi, isterseniz tanışalım daha rahat konuşuruz, ben Rüya.
O an inanın bu sımsıcak konuşması, gülümsemesi başımı döndürmüştü. Bende gülümseyerek.
-Bende Mehmet, tanıştığımıza memnun oldum.
-Bende memnun oldum.
Geçen zamanda yaşadığım acılar hafızamda kalan bütün ıstıraplar bir anda silinmiş, yok olmuştu. Ben
-Sizi böyle yalnızlığa iten ve beni yalnızlığımdan kurtaran sizi sokağa iterek beni mutluluğa götüren bu tanışmamıza vesile olan, sıkıntınızı öğrenmek istesem beni umarım yanlış anlamazsınız.
Bir an sustu. O geride her şeyi silen huzuru bana sunan gözlerindeki ışıltı ile bana baktı, beni sersemleten bu bakışının sersemliği ile yere düşmemek için koluna sarıldım. Bana
-Bu anlamlı rastlantıyı, pek çok duygusuzluk anaforuna Kapıldığım ve odamda tek başına oturur iken bir an nefes almak için çıktım. Dul bir bayanım, eşimi geçen yıl kaybettim
Derken gözünden iki damla yaş gecenin karanlığında parıldayarak yere damladı. Bende
-Çok üzgünüm…
-Yok, hayır bırakın bu klişe sözleri, alıştım ben bu onsuz yaşamayı. Artık yeni bir hayat kurmak için hayaller kurarken bir anda kendimi sizin yanınızda buldum.
Gülümsedim.
-Aslında bende dalgın yürürken sizi bir anda gördüm, yok hayır galiba ilk siz gördünüz ve gülümsediniz.
-N e önemi var ki, sen veya benim görmemin? Şu an yan yanayız önemli olanda bu değil mi?
-Evet haklısınız.
Dışarıya doğru dönük olmayan hislerim, dış dünya ya kendimi ifade edemeyen ben şimdi sözünde şefkat dolaşan sözler ile gönlümdeki kelimeleri hece hece dilimle karşımdakine dökebiliyordum. Ben
-İsterseniz şu karşı ki restoranda oturalım bir kahve, hayır hayır eğer akşam yemeği yemediniz ise bir yemek yiyelim, sizce bir mahsuru yok ise…
Oysa ben biraz önce akşam yemeğini yemiştim ve bir anda sanki acıktım. Bana
-Rica ederim buyurun
Derken restorana doğru ilerlerken arkamda iki el ellerimi sımsıkı tuttu.
-Sakın sesini çıkarma
Ben daha ne olduğunu anlamadan, arkamızda gelen taksiye beni bindirdiler. Rüya gayet sakin bende korku ve endişe vardı. Ben.
-Hayırdır ne istiyorsunuz bizden
Demeye kalmadan arkamda yediğim bir balyoz gibi yumruk ile bayıldım. Kaç saat sonra ayıktığımı bilmiyorum. Gözlerim bir yatakta açtığımda tavanda üstüme düşecek gibi duran koskocaman ışıldayan avizenin altında korku içinde gözlerimi açtım. Başım fena halde ağrıyordu. Yataktan doğruldum, etrafı göz gezdirmek için bakmaya çalıştım, başım dönüyordu. Gözlerimi kapadım başımı öne eğdim. Baş dönmem geçince gözlerimi açtım bulunduğum oda saraydan bir odaya benziyordu, tüm eşyalar sanki som altından yapılmış derken karşımda gülümseyen Rüya’yı gördüm. Kalkmaya çalıştım. Rüya
-Kendini zorlama düşerek bir yerini kıracaksın.
-Sen nasıl kaçtın onların elinden, yanıma geldin?
-Ben kaçmadım.
-Nasıl olur?
-Ben getirdim seni buraya.
Ben şaşkınlık ve hayretler içinde
-Se… Sen mi? Ama neden?
Duvara mıhlanarak kalan çivi gibi yatağın üstünde kaldım. Gecenin ayazında kalmış gibi tüm bedenim ve hislerim titremeye başladı. Şaşkınlığım ve hayretten yuttuğum küçük dilim yerine geldikten sonra.
-Neden beni bayıltarak buraya getirdin? Oysa seninle biz beraber…
-Evet, ne, hatıraların sokağında beraber gezerken, sıcak bir tebessüm mü arıyorduk? İçimizde bir çığ gibi büyüyen özlemlerimize hasretimize çare olacak bir çaremi arıyorduk?
-Sen şimdi neden böyle nefretle bakan gözlerinin ışığı altında bunları bana söylüyorsun? Yoksa?
-Sizinle bir anlığına kalbimle konuşurken hıçkıra hıçkıra omzunuzda ağlayacağımı sandınız galiba?
Ben şaşkınlık mı desem, her şeyi ortadan kesen bıçağın vücudumu parçalarcasına bu ağır sözlerinin samimiyetsizliğinin vefasızlık kokan atmosferinin zirve’sizliğinde kaybolduğuma mı yanayım bilemedim, öylesine aptal ve şaşkın halimle baş başa kaldım. Karşımda bana o nefret fışkıran gözlerle bakan Rüya, birkaç saat önce sımsıcak gülümseyen gözlerle bakan rüya bu muydu? Bilemiyorum! Ne söylenile bilinir bu anda şimdi?
Mutluluk mu?
Hüsran mı?
Zaman durmuş?
Ne olmuş ise olmuş?
Hiçlikler?
Bilinmezlik?
Cam kırığındaki parçaların kalbine saplanırken çıkardığı cam kırıklarının sesi ve sımsıcak akan kanın sıcaklığı! Seni sevmekle başladı mutluluğum demenin şimdi ne anlamı olurdu ki? Yüreğimde kopan kızılca kıyametin anaforunda saklanacak bir köşe arayan yüreğim, çırılçıplak ortada kalmıştı.
Yüreğindeki nefretin sesini duyuyor gibiydim. Hala anlaşılmaz bir gözle bana bakıyordu. Yüreğine saplanmış hançerin acısıyla sanki bana gülümsüyordu. Karşımda iki soluk nefes alacak ve beni bir an sonra terk edip gidecekmiş edası ile karşımdaydı, sanki.
Ben, sesim titrek bir şekilde.
-Oysa ben size güvenmiştim
-Bu hayatta kendinden başkasına güvenmeyeceksin.
-Peki, öyle olsun, şimdi beni ne yapacaksınız? Öldürecek misiniz?
Kahkaha atmaya başladı.
-Ben insan öldürecek birisine benziyor muyum?
-Bu saatten sonra sizden her şey beklenilir?
-Sizde çok ileriye gitmediniz mi?
-Ben mi?
-Evet, siz bu gördüğünüzün birde görünmeyen yüzü var? Çok çabuk karar veriyorsunuz!
-Bakın bu konuda biraz salaklık var bende!
-Salaklık demeyin de zaaf deyin.
-Şimdi ne yapacaksın? Bundan sonrasında hangi çılgınlığı yapacaksınız merak ediyorum!
-…

Mehmet Aluç

Ben Kalamadı Artık Bende



Boş gözlerin ihanetinle karşımda durur
Hayalin seninle beraber yüreğimi vurur
Ayrılıklar o yorgun gözlerinden okunur
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende

Gönlüm ağlarken dinlemedin sen beni
Geri gittin döndün nasıl dinlerim seni
Yıktın parçaladın ezdin bu gövdemi yeni
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende

Ayrılık ayrılık diye hep söylenirdin sen istedin
Dinlemedin gönlümü sen kendin çektin gittin
Gittin sen kendin bak işte sen pişmanlıkla geri geldin
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende

Candan seven bir gönül ben isterim
Şimdi seni nasıl ben sevdiğimi söylerim
Viran olmuş gönlümle ben hala vefasızlığını yaşarım
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende

İnsan asıl olan seven gönülden uzaklaşır mı?
Uzaklaşma dedim dinlemedin uzaklaşılana yaklaşılır mı?
Uzaklaşan gönül yıkan tekrar yar olur mu yüzüne bakılır mı?
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende

Yoldaş gönül dostun olayım dedim sen ret ettin
Gönül meclisimde az gülümseyerek kal dedim dinlemedin
Çektin gittin hem kendini hem beni bende sende bitirdin
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende

Kul Mehmet'im gönül meclisim inler durur dindiremem
Terk edip gideni gönül trenine bindiremem
Yâri alıp koynuma koymazsam bu gönlümü güldüremem
Ayırdın sen beni senden ben kalamadı artık bende
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-(Nöbetçi Şair)

29 Ocak 2016 Cuma

Az dinlesen bu gönlümü


    Az dinlesen bu gönlümü neden şikâyet edersin
Neden hemen ayrılıktan yana olur yola düşersin
Hiç tahammülün kalmadı mı sabır için küsersin
Az dinle sen bu gönlümü dipsiz karanlık yola koşarsın
Bu gönül dinlemek içindir sana bir şeyler söyler neden duymazsın

İşit duy gör gönlün sevda katında neden oturmazsın
Gönül âleminden ayrılma sakın feryat edersin ayrı kalmazsın
İstediğin kadar kaç kurtulamazsın dönüş yine Gönül’edir anlamazsın
Az sabır etseydin gönlün sırrına vakıf olurdun neden bakmazsın
Bu gönül dinlemek içindir sana bir şeyler söyler neden duymazsın

Gizli gizli köşelerde ağlarsın sanma duyan olmaz gizli gizli ağlarsın
Kendin ettin kendin buldun çaresiz yolları çare yoluna çıkmazsın
Görmezsin hakkın gönül yolunu kendin muradına ermezsin
Gönül muhabbet deryasına merdivendir hiç çıkmaz erişemezsin
Bu gönül dinlemek içindir sana bir şeyler söyler neden duymazsın

Bu gönlü aşk ile dinler seversen gönüldeki karanlıklar siler
Örtme aç gönül perdeni sanma açınca el âlem sana güler
Kendi nefsin kör gözü ile bakma gönül gözü ile bak gülersin
Vuslat aşk ile uzak olsa da gönül onunla dirilir vuslatına erersin
Bu gönül dinlemek içindir sana bir şeyler söyler neden duymazsın

Aşk vakti ile dolu gönlüme az yaklaş gamdan kederden uzaklaş
Aşkın sevgi dolu bakışıyla sana ben her zaman olurum sırdaş
Günler uzar bazen sabah olmazsa gönlüm sana olur dost arkadaş
Nasipsiz ise beden ecele bekleriz sabırla kapısında aşkın feyziyle oluruz dildaş
Bu gönül dinlemek içindir sana bir şeyler söyler neden duymazsın

Kul Mehmet’im aşk ile gönlün engel perdelerini aç
Aşk Rahmandan kula armağan al aşkı ol kâmil insanlığa saç
Aşk gönlün dostudur canıdır ayırma gönlü dosttan candan yolma saç baş
Hicran kapısını açma yârin yüzüne aşkı tadarak varsın sana eğme sakın kaş
Bu gönül dinlemek içindir sana bir şeyler söyler neden duymazsın
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-



Gönül Gönüle Hem Sohbet Hem De Röportaj-4-monolog-

  

   Kul MehmetŞiirde her türlü ideolojiyi ve ideolojik sapmayı yazmak veya bunu dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiirler mi yazmalıdır şair?

   Gecelerin Şairi: Şair veya yazar yazarken çoğu zaman bireysel yönü ağır basar ve bu yönde yazar. Çoğu zaman içinde duyduğu çağrışımlara uyarak, bireyselliğine bağlı kalarak yazar. Bazen de toplumsal ve okuyucuya hitap edecek bir yaklaşımla beraber, evrensel insan diline gönlüne fikrine düşüncesine hitap eden eserler dile getirir. Saf olan, duru olan şiir yazarken, yazma anlayışında her zaman estetik olan güzellik ön plana çıkarılarak yazılır.Sıkıcı bilgiden uzak, bir şey öğrenme çağrısı uyandıran ve şair kendi ideolojisi ile göze fazla batmadan, toplumsal ideolojinin güzelliğinden kaçmadan, şiirsel bir anlatımla yazmasında bir sakınca yoktur. Şiirde okuyucuya uyandırdığı düşsel imgelerle süsleyerek, okuyan insanın estetik duyarlılığını tiksindirtmeden, onu okşayarak doyurmayı amaç edinmek adına, ideolojinin fayda ve zararları ne ise onu da belirterek, kararı okuyucuya bırakmakta hiç bir sakınca görmüyorum. Şair anlaşılmaktan öte, duyurmak ve hissedilmesi adına şiirler ve yazar okuyucuya sunar, artık gerisi okuyucuya kalmıştır, bunun dışındaki hislerle yazmak ise okuyucuyu zincire vurarak, kendi fikrini aşılamak veya kendi ideolojisi ve düşüncesine zincirlemekten başka bir şey değildir, bu ise şairi yazarı batıran yok eden bir yazma şeklidir.

Kul MehmetDüşüncelerin aktarılmasında şiiri bir anlatım aracı olarak yetersiz görüyor musunuz?

   Gecelerin Şairi: Şiirde belirtilmek istenen duygu ve düşünceleri bir anlatım aracı olarak görmek için o eserin kolay, anlaşılır, şairin kendine has anlatımı ile abartıya kaçmadan küçük bir ek yorum içine ekleyerek, düşüncelerini anlatmada anlatım aracı olarak tabi ki görür ve bu onun en doğal hakkıdır.Güzel, lâtif, ince anlamlı, okuyucuya empoze etmeden kolayca anlaşılır sade bir anlatımla tabi ki düşüncelerini aktarmasına hiç bir sakınca yoktur. Şiir bir anlatım aracı olarak yazar için şair için en güzel düşüncelerini anlatım aracıdır. Anlayış ve anlatışta ki yol haritası hecelerin kelimelerin seçimi gönül'e hitap etme özelliği taşımalı ve  şair ve yazar bunu hiç bir zaman unutmamalıdır.

   Kul Mehmet: Teşekkürler ederim, okuyucuları aydınlatmak adına bu güzel röportaj için bana zaman ayırdığınız, sabırla dinleyerek cevap verdiğiniz için. Size iyi çalışmalar dilerim kardeşim.
   
   Gecelerin Şairi: Bana bu imkânı ve olanağı verdiğiniz ve okuyucularımla gönül gönül'e buluşma imkânı verdiğiniz için, ayrıca gönlümden geçenleri kaleme aldığınız için asıl ben teşekkürler ederim, sabırla bizi okuyan değerli gönlü güzel okuyuculara selamlar ve sevgilerimi sunuyorum, cümleten Allah'a emanet olun kardeşlerim.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
 Monolog: Bir kişinin tek başına kendisi ile konuşması demektir.

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç