Çoraklaşmış bir
gönül, ancak Kuran ile Sünnet ile yeşerir.
Yönünü kaybetmiş bir
ömrü sürdüren kulun yönünü, ancak Kuran ve sünnet yeniden doğru yola yön verir,
başka yön zaten yönünü kaybettirmiştir.
Göğsünde kendi
ellerinle yeşerttiğin fikirsizliğine, dert ve sıkıntılara, ancak Kuran ve
sünnet merhem olur, ya alır sürtersin ya da çekmeye devam edersin...
Düğmesi ve yuvası
sökülen ömrü, ancak Kuran ve sünnet ile yeniden yuva açılarak düğme dikilir önü
kapatılabilirsin.
Hasret prangası ile
yanlış fikirlerin altında mahkûm kalan fikirler, ancak Kuran ve Sünnet’in
Vuslat fikri ile özgürlüğe kavuşur.
Zihninde,
zihinsizlerin fikri geziyorsa hiç hayal kurma, yok olmaya mahkûmdur ve
gerçekleşmesi de imkânsızdır. Ne zaman Kuran ve sünnet fikri ile olursan tüm
hayallerin gerçekleşir
Peşinde yol bulmak
için gittiğin iz, ayağı kendisine ait olmayanın ise hiç peşinden gitme,
kaybolmaya mahkûmsun… Ayakları ve adımları fikirleri kendisine ait bir ayağın
izleri ise takip et kaybolmazsın hiç.
Ah azat olmayı yanlış
fikirlerin batağında arayan ve batağa saplanarak bekleyen kul, Rabbin sana
gönderdiği nur Kuran peşinden ayrılma demişti, sen ayrıldın şimdi özgür
değilsin ve sancısını çekiyorsun… Anlaman lazım şimdi, haydi yönünü çevir
Kuran’a daha ne bekliyorsun bataklıkta bekleyen kul.
Ellerinde vebal ve
vebalin izini taşıyan zalimler, sizi ancak cehennem pak eyler…
Toprakta yetişen
beyaz papatyalar kadar tertemiz ve mis kokan çiçekler gibi olan insan ömrünü
çiğneyenler, zehir damlatan zalim, damlattığın zehir ile öleceksin soluksuz ve
cehennem ateşi seninle harlanacak,her söndüğünde sönen ateşi seninle
alevlenecek, sen bağırdıkça feryat ettikçe ateş alevlenecek tüm çevreni
saracak.
Sendeleyerek
yürümeyen insanları, sendeleyerek yürütenler yarın mahşerde, sendelenmek için
yalvaracaksınız, cehennem ateşinde yanarken feryadınızla cehennem şenlenecek.
Yüreğimizde, izinsiz
konaklayan fikirsiz düşünceleri ile oturanlar veya oturduğunu sanan zavallılar,
sizi öylesine dönüş yolu hiç olmayan ıssız bir çölde bırakacağız ki, dönmek
şöyle dursun, bir damla gölgeye hasret kalacaksınız.
Yüreklerini iman
kardeşliği ile perçinleyenleri hor gören ve o perçinleşmiş imanı çıkarmaya
çalışanlar, zalimler o perçin çıkmaz yerinden uğraşmayın, ama sizi cehennemin
narında kebap gibi kızartır, o pis kokunuz cehennemi ve sizleri sarar o
tiksintiniz.
Bak kâinata gönlüne
Allah ne diyor kul sana, anlasana aciz kul,Allah’a her an muhtaç olduğunu.
Anlamaz isen şeytan nefis seni aldatır, gece gündüz ağlatır.
Her adımında zaman
ayağının altında kayıyor ise, zamanını Kuran ve sünnete ayarla, zaman ayağının
altında kaymasın, seninle beraber gülümseyerek yanında olsun.
Adımların senden önce
uçuruma koşuyor ise, adımların Kuran ve sünnete ayarlı değildir, hemen ayarla
yoksa uçuruma düşeceksin.
Gözlerin, çıkmaz
sokaklar içinde kayboluyorsa edepsizce, gözlerine Kuran ile sünnet ile edep
ekle, kaybolmasın çıkmaz sokaklarda.
Gezdiğin sokaklar
seni ölüm ile korkutuyorsa sen sokağa Kuran ve sünneti ekle, sokaklar senden
korksun, yüreğindeki imanın yıkılmazlığı ile.
Nefsi körlenmiş
adımları körleşmiş nefsine şeytana yürüyenin kefareti, ya tövbedir, ya geri
Kura’na dönüş, ya da cehennemde yanıştır.
Gusülsüz niyetler ve
fikirler ile atılan adımlar ile yapılan dualar kurtarmaz kulu, ancak egosunu tatmin
eder, aynı cünüp niyet ve fikirsiz düşünce adımlarıyla cehenneme yürür.
Fikirsiz, beni kendi
halimle bırakın der lakin gönül onun çekeceği ıstıraba dayanmaz, zavallı bilmez
sonunda ne olacağını, o neden ile ondan fırça da yesek onu doğru olanı göstermek
Müslüman olarak vazifemizdir.
Ömür, hayat Kuransız
kasvet içinde ise, önce ömrü hayatı Kuran ile buluşturmak gerekir ki bu kasvet
yok olsun, yoksa Kuran ve sünnetten başka kelam fayda etmez o kasvetli hayat’a…
Kul acizliğini
anla, yıka gönlünü secde ile günde beş vakit, acizliğini, aciz olmayan
Âlemlerin Rabbine göster, yıkılmayan iman ile doğrul ve yürü ötelere…
Zebani gözlerle gönülsüz bakmayalım hayata
yaşananlara, sözleri yutmayalım, söylenecek sözleri söyleyelim.
Önce insan, sonra
Kuran kimliğine büründün, sonra ilim irfan aldın büyüdün yürüdün ey güzel insan
ne güzel. Ya önce insan, sonra Kuran kimliğine bürünmeden, şeytanın kimliğine
bürünen kullara ne demeli? Yalnız kalınca yolunu şaşırınca, yol soracak
insanları yok ettiğinde, kime hangi yolu soracak merak ediyorum!
Gözlerini, gözlere
gülümsemekten esirgeyen bir göz, hiç bir insanın gerçek yüzünü göremez,
hissedemez, mutluluğun kapısından içeriye giremez.
Ah azat olmayı yanlış
fikirlerin batağında arayan ve batağa saplanarak bekleyen kul, Rabbin sana
gönderdiği nur Kuran peşinden ayrılma demişti, sen ayrıldın şimdi özgür
değilsin ve sancısını çekiyorsun... Anlaman lazım şimdi, haydi yönünü çevir
Kuran'a daha ne bekliyorsun bataklıkta bekleyen kul.
Ellerinde vebal ve
vebalin izini taşıyan zalimler, sizi ancak cehennem pak eyler...
Toprakta yetişen
beyaz papatyalar kadar tertemiz ve mis kokan çiçekler gibi olan insan ömrünü
çiğneyenler, zehir damlatan zalim, damlattığın zehir ile öleceksin soluksuz ve
cehennem ateşi seninle harlanacak sönene ateşi seninle alevlenecek, sen
bağırdıkça feryat ettikçe ateş alevlenecek çepeçevreni saracak.
Sendeleyerek
yürümeyen insanları, sendeleyerek yürütenler yarın mahşerde, sendelenmek için
yalvaracaksınız, cehennem ateşinde yanarken feryadınızla cehennem şenlenecek.
Yüreğimizde, izinsiz
konaklayan fikirsiz düşünceleri ile oturanlar veya oturduğunu sanan zavallılar,
sizi öylesine dönüş yolu hiç olmayan ıssız bir çölde bırakacağız ki, dönmek
şöyle dursun, bir damla gölgeye hasret kalacaksınız.
Yüreklerini iman
kardeşliği ile perçinleyenleri hor gören ve o perçinleşmiş imanı çıkarmaya çalışanlar,
zalimler o perçin çıkmaz yerinden uğraşmayın, ama sizi cehennemin narında kebap
gibi kızartır, o pis kokunuz cehennemi ve sizleri sarar o tiksintiniz.
Bak kâinata gönlüne
Allah ne diyor kul sana, anlasana aciz Allah'a her an muhtaç olduğunu. Anlamaz
isen şeytan nefis seni aldatır, gece gündüz ağlatır.
Her adımında zaman
ayağının altında kayıyor ise, zamanını Kuran ve sünnete ayarla, zaman ayağının
altında kaymasın, seninle beraber gülümseyerek yanında olsun.
Adımların senden önce
uçuruma koşuyor ise, adımların Kuran ve sünnete ayarlı değildir, hemen ayarla
yoksa uçuruma düşeceksin.
Gözlerin, çıkmaz
sokaklar içinde kayboluyorsa edepsizce, gözlerine Kuran ile sünnet ile edep
ekle, kaybolmasın çıkmaz sokaklarda.
Gezdiğin sokaklar
seni ölüm ile korkutuyorsa sen sokağa Kuran ve sünneti ekle, sokaklar senden
korksun, yüreğindeki imanın yıkılmazlığı ile.
Nefsi körlenmiş
adımları körleşmiş nefsine şeytana yürüyenin kefareti, ya tövbedir, ya geri
Kura'na dönüş, ya da cehennemde yanıştır.
Gusülsüz niyetler ve
fikirler ile atılan adımlar ile yapılan dualar kurtarmaz kulu, ancak egosunu
tatmin eder, aynı cünüp niyet ve fikirsiz düşünce adımlarıyla cehenneme yürür.
Fikirsiz, beni kendi
halimle bırakın der lakin gönül onun çekeceği ıstıraba dayanmaz, zavallı bilmez
sonunda ne olacağını, o neden ile ondan fırçada yesek onu doğru olanı göstermek
Müslüman olarak vazifemizdir.
Ömür, hayat Kuransız
kasvet içinde ise, önce ömrü hayatı Kuran ile buluşturmak gerekir ki bu kasvet
yok olsun, yoksa Kuran ve sünnetten başka kelam fayda etmez...
Kul acizliğini anla,
acizliğinle yıka gönlünü, var secdeye günde beş vakit, acizliğini, aciz olmayan
Âlemlerin Rabbine göster, yıkılmayan iman ile doğrul ve yürü ötelere...
Zebani gözlerle
gönülsüz bakmayalım hayata yaşananlara, sözleri yutmayalım, söylenecek sözleri
söyleyelim.
Önce insan sonra
Kuran kimliğine büründün sonra ilim irfan aldın büyüdün yürüdün ey güzel insan
ne güzel. Ya önce insan sonra Kuran kimliğine bürünmeden şeytanın kimliğine
bürünen kullara ne demeli? Yalnız kalınca yolunu şaşırınca, yol soracak
insanları yok ettiğinde, kime hangi yolu soracak merak ediyorum!
Gözlerini, gözlere gülümsemekten esirgeyen bir
göz, hiç bir insanın gerçek yüzünü göremez, hissedemez, mutluluğun kapısından
içeriye giremez.
Mehmet Aluç (Kul
Mehmet)