SONA GİDEN SAATİ BEKLİYORUM
Neydi öylesine gidişin sessizce
Bir fırtına bir boran
gibi aniden gizlice
Mahzun bir çocuk gibi
beni terk edişin nedensizce
Derdini söylemeden
sessizliğini bırakarak gidişin
Derdini söylemeden nasıl
bilirim gidişini
Hıçkırmadan nasıl
anlarım ağlayışını
Güvercin gözlerine
yakışmıyorsa hüzün
Nasıl anlarım terk
edişinin anlamını manasızlığını
Umutlarım sokaklarım
kaldırım taşlarımız yığılıp kaldı
Uyandırdın gidişinle ayrılığın
amansız umutsuzluğunu
İnfazımıza kızgın
güneşler bile gülerken
Yığılıp kaldı
umutlarımız mayınlı sokaklarda sen giderken
Kızmasa bulutlar kızgınlığını
söylemezse nasıl yağar yağmurlar
Göğsüne alarak gittin
ayrılığımızın vurgun anlarını
Kor köprülere atarak
gittin ayrılığımızın sebebini
Yığılıp kaldı
umutlarımız mayınlı sokaklarda sen giderken
İntiharın göklere
tırmanan merdiveni yanımda yere yıkarken ben
Yağan yağmurun
ıslaklığı saçlarımda
Sona giden saati
bekliyorum sokaklarda
Sevdaya mahkûm olan bir
kürek mahkûmuyum sokaklarda
Mehmet Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder