Bazen hani hayat ömrümde şöyle bir
geldi geçti deriz, hiçbir şeyi anlamadan hissetmeden geçti deriz. Hayat bir
anda hiç geçmeyen saniyeler, bir anda da bir ömür geçen ömür birkaç saniye
yaşanmış gibi gelir.
Hayatın acıları izleri yüreğimizde derin izler açarak ilerler,
ne kadar yaşanılası duygu varsa yaşadım, ama bir şey anlayamadım da deriz
aradan zaman geçtikten sonra.
Aslında acıları yaşarken geçmeyen zaman, birde bakarsın
ki yıllar geçmiş o acılarla geçen zamana verdiğin gözyaşı hiç değmezmiş,
yürünen bu hayat yolunda yoldaki o çukura, takılarak beklemeye değmediğini
anlarsın lakin işte olanlar olmuştur, zaman bir anda geçmiştir.
Sanki her şey
bir rüya, ya da hayat bir rüya ya da yaşanılanlar bir rüya. Bazen anlaşılmaz hangisinin rüya hangisinin
gerçek olduğu, muamma sır. Sadece sorgulamadan yaşamak gerekir. Yaşatmak,
yaşamak gerekir. Yitirilenleri sonradan görmek en büyük kayıptır.
Onaramadan
geçen yaşanmışlıklarla, bir noktaya takılı kalmak, aşkın şarkılarını söylemeden
ağlamak, sevildiğini bilmemek adına gönlünü sevgiye kapatmak, hep ben demek.
Yıkıntılarımız, bir deniz kıyısında yıkıntılarımıza bakmak görmek en büyük erdemdir.
Yıkıntılarımız görerek, inşa etmeye yönelmek en güzelidir. Ödünç hançeri
yüreğimize saplamadan önce, bunu fark etmek herkese nasip olmaz. Hayat yolunda
kendini suçlardan arındırmak için ön yargılı olmamak gerekir.
Arkanda kalanlara
bakma, önünde rast geleceklerine odaklan ilerle, durma. Çekilen sıkıntılar aşkı
bulmak için belki yanıttır, beklide görmek için gönül kapını açmalısın
sorgulamadan yaşamalısın.
Çok yanılmak belki de kalbini sağlamlaştırmak, aşkı
anlamak hatta anlamamak içindir, aşk anlaşılmaz ki şekil verilmez ki,
bırakırsın kendini onun kollarına, ne gelirse sunarsa yaşarsın gider.
Belki o
zaman rüyamı gerçek, yaşanılan hayat mı gerçek yoksa aşk mı gerçek anlaşılır,
ya da anlaşılmadan hayat son bulur, son bulduktan sonra hayat, her şey
anlaşılır lakin oraya da bir şeyler götürmek lazım ki karşılaşasın yalnız
kalmayasın.
Mehmet Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder