ben sana bağlandım deli bir rüzgar gibi saçlarına dolandım
açan güneşte yüzlerinde gözlerinde gönlünde dolaştım seni ısıttım
yaz günlerinde yeşeren bir yaprak gibi umutlarını yeşerttim solmayasın diye
gülmeyen yüzüne gülüş gamzen de çiçekler açsın diye güllerden tohumlar ektim
ama sen ne yaptın ani bir kızgınlıkla yıktın bu senin için saray olan gönlümü
ben sana gönlüne dokunamaz iken yıkmak çok mu kolaydı bilmiyorum yıktın gittin
oysa ben sen üzülürsün diye sözcüklerimi aşkın pınarlarından yıkayarak sana söylerdim
sana şefkatle uzanan ellerim bileklerimden kestin
bir deli hoyrat rüzgar gibi esmeden gittin
gönlümü sana ipek bir halı gibi sermiştim
kan revan içinde bıraktın
dalımda ki yapraktın kuruttun
yeşil allı gönül elbisemi kan kırmızısına boyadın
benim için kuşanmadın demek ki sandıktaki al elbiselerini
bahar ağaçları gibi gönlümde sen açmadın mı yoksa
bir bahar gibi gülümsemedin mi bana
yoksa hepsi yalan mıydı
beni seviyor derken gönlünde başkasına gülen
beni sarıyor derken başkasına sarılan sen
ey zalim vicdansız edepsiz
bu muydu sevgim
neden geldin devirdin beni koca bir çınar gibi
seninle dalında kaysılar koparacaktık
arapkir üzümünden yiyecektik yanak yanağa
o kocaman lahanalarımızla köfteler yapacaktın bana
sevdaya doymadığım gibi
ellerinle hazırladığın lokmalara da doyamayacaktım
ama sen kursağımda hazım etmeden bıraktın gittin
senin gözlerine bakarak karanlıktan aydınlanan güne günaydın diyecektim
diyemedim
söyletmedin
gün yüzü göstermeden gittin
ne diyebilirim ki gidene
gitme demekten başka
ama sen bana onu bile çok gördün
sessizce çekip gittin
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
açan güneşte yüzlerinde gözlerinde gönlünde dolaştım seni ısıttım
yaz günlerinde yeşeren bir yaprak gibi umutlarını yeşerttim solmayasın diye
gülmeyen yüzüne gülüş gamzen de çiçekler açsın diye güllerden tohumlar ektim
ama sen ne yaptın ani bir kızgınlıkla yıktın bu senin için saray olan gönlümü
ben sana gönlüne dokunamaz iken yıkmak çok mu kolaydı bilmiyorum yıktın gittin
oysa ben sen üzülürsün diye sözcüklerimi aşkın pınarlarından yıkayarak sana söylerdim
sana şefkatle uzanan ellerim bileklerimden kestin
bir deli hoyrat rüzgar gibi esmeden gittin
gönlümü sana ipek bir halı gibi sermiştim
kan revan içinde bıraktın
dalımda ki yapraktın kuruttun
yeşil allı gönül elbisemi kan kırmızısına boyadın
benim için kuşanmadın demek ki sandıktaki al elbiselerini
bahar ağaçları gibi gönlümde sen açmadın mı yoksa
bir bahar gibi gülümsemedin mi bana
yoksa hepsi yalan mıydı
beni seviyor derken gönlünde başkasına gülen
beni sarıyor derken başkasına sarılan sen
ey zalim vicdansız edepsiz
bu muydu sevgim
neden geldin devirdin beni koca bir çınar gibi
seninle dalında kaysılar koparacaktık
arapkir üzümünden yiyecektik yanak yanağa
o kocaman lahanalarımızla köfteler yapacaktın bana
sevdaya doymadığım gibi
ellerinle hazırladığın lokmalara da doyamayacaktım
ama sen kursağımda hazım etmeden bıraktın gittin
senin gözlerine bakarak karanlıktan aydınlanan güne günaydın diyecektim
diyemedim
söyletmedin
gün yüzü göstermeden gittin
ne diyebilirim ki gidene
gitme demekten başka
ama sen bana onu bile çok gördün
sessizce çekip gittin
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder