Sensizliği, en çok gecelerde hissediyorum derken içimizde sevgiliye ve yalnız isek odamızda. Bu sensizliği sorgulamak gerekmez mi? Neden yalnızım? Bu yalnızlık neden oldu? Sebep ben miyim?
Gece olduğunda sensizliğe lanetler ediyorsak, bunun sebebini de kendimiz de aramalıyız. Sevmek bir günlük değil, bir ömürlüktür. Yok, huyunu beğenmedim, söylediğin sözü beğenmedim yok efendim illa benim dediğim olacak, zırvalamalarının peşinde koşarsan, olacağı bu.
Bunun aksini söyleyecek olan var mı? Yok. Sabah güneş doğduğunda, hayatın karmaşası içinde sensizliğin etkilerinden bir nebze olsun kurtuluyorum, kendime geliyorum biraz safsatası ile kendimizi boşuna kandırmayalım. Yalnızlık çok zordur, tahammülü de ıstıraptır.
Her yeni doğan gün, geceye kavuşmaya mecbur ama sen sevdiğine kavuşmaktan uzaksın farkında mısın? Mecburen istemeden kendi hatan yüzünde sevdiğinden ayrı, yalnızlığın karanlığı ile baş başa gecenin koynunda, sabahlıyorsun, iki kere iki dört eder.
Gecenin koyu karanlığında, sevdiğinden ayrı olmanın ıstırabı ile bir sağa dön, yok olmadı sola dön… Ondan sonra, uyku gelir ise uyu bakalım. Sağa sola dönmekten yatak isyan ediyor sana.
Çık karşısına, suçlayacak birini arıyordum buldun o suçlu, benim. Sensiz kalmamın en büyük nedeni yine benim diye itiraf et, senden bir şey eksilmez ki, gururuna yediremiyorsan tekrar dön karanlık yalnızlığına...
Neden böyleyim bilmiyorum, diye itiraf et korkma. Seni ile nice geceler boyu konuşmuştuk hoş sohbetle, şimdi ondan mahrumuz deyiver.
Şimdi olsaydın sen yanımda yine birlikte uyurduk kucak kucağa, sabah güneşin ışıkları ile uyanırdık, yine güneş ışıkları girerken odamıza şen kahkaha içinde kahvaltı yapardık deyiversen ne olur? Haydi, durma yaklaş, at bir adım. Selam ve dua ile.
Mehmet Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder