Hamd âlemlerin Rabbine,
salât ve selam şefaatçimiz, Habibimiz, önderimiz, insanların en hayırlısı
tevhid ve sünnet muallimi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına ve
onun yolunda gidenlere olsun.
Bu âlemde yaşayan aklı
ermediği halde her türlü soru ile çıkmaz düşen biz kullar, bazen Cennet ve
cehenneme ne gerek vardı sorusu ile çıkmaza girmek için çabalar dururuz. Yani
Çalışmadan kazanmanın, kazanmadan yemenin peşindeyiz her zaman olduğu gibi.
Bu soruyu soranlar
inancı kıt olan, her zaman ben kazanayım diyenlerin sorusudur. İman eden i kalp
gözünü nur kuran ve sünnet ile açanlar, Hakk'ın tükenmez hazinelerine açan
nurdan bir anahtar olduğunu bilir, iman ederek teslimiyet ile bu tükenmez bu
anahtara sahip olarak dünyanın en zengini sayılır ve bu soruyu sormazlar ve
cevabını da bilirler.
Evvela bu dünya da
altın gönüllü olanlar ve gönlü çöplüğe dönmüş olanların ayrılması gerekir yani
kısacası iyi ve kötünün ortaya çıkması gerekir ve buda yüce Allah(c.c.)’ın
kulunu imtihan etmesi ile mümkündür. Allah bunu görmek ister dünyada ve
karşılığını da ahirette vermek için. Rahmeti merhameti şefkati ile bu iyi olan
kulunu karşılamak Ve nur gül kokulu peygambere komşu etmek için
“Müminler sadece “İman
ettik” demeleri sebebiyle kendi hallerine bırakılıvereceklerini, imtihana tâbi
tutulmayacaklarını mı zannettiler? Biz elbette kendilerinden önce yaşamış
olanları denedik. Allah elbette şimdiki müminleri de imtihan edip iman
iddiasında sadık olanlarla, samimiyetsiz olanları elbette bilecektir.” (Ankebut,
29/2-3)
Şimdi Yüce Rahman
kulunu imtihana tabi tutmasaydı kulunu hepsini cennetine koysa idi bu adil
olmazdı hakiki adaletine de ters düşer, itaatsiz merhametsiz kul her istediğini
yapmak yakmak yıkmak ile yaptığının yanına kar olarak kalması adil olmazdı,
masum olanın hakkını kim koruyacak ve alacaktı… Rahmet ve şefkat sonsuz
yüce Allah (c.c.)kendisine itaat edenleri mükâfatlandırmak suretiyle onları
Rahmeti merhameti ile kucaklamayı istediği gibi, izzet ve celal de ile de bu âlemde
haddini bilmeyen isyan edenleri adaleti ile cezalandırmak hak ettiği karşılığı
vermek sureti ile suretiyle onlara hadlerini bildirmek için cennet ve cehennemi
yarattı ve merhametli olanları kendine itaat edenleri cennetine, itaat
etmeyenleri isyan edenleri yakıp yıkanları ise cehennemine koymak içindir.
Merhametli ile
merhametsizi aynı kefeye koymak, adil olanla olmayanı aynı mükâfatı vermek ne
kulun hoşuna gider nede buna Allah (c.c.) izin verir. Çalış kazan harca, yan
gel yat yok… Kul Merhameti imanı ile cümle kulları sarıyor koruyor ömrünü
onları korumak için harcıyor, diğer kulda bu güzel koruyan kulun koruduğunu
yakıyor yıkıyor ve karşılığında da ikisi de aynı mükâfatı alsın bu adil olur mu?
Adalete sığar mı? Buna Yüce Allah(c.c.) razı gelir mi idi? Tabi ki hayır, bunu
düşünmek bile kulu isyana sürükler… Hem birlikte
yaşamayı sevme, hem özgür düşünce ve birlikte olmanın yollarını kapat ondan
sonra mükâfat bekle yok böyle bir şey! Zehir aksın dilinde ve gönlünde, ondan
sonra utanmadan edepsizce bal iste!
Değil mi ki Yüce Rahman
her gecenin bir sabahını yaratmış, her karanlığın bir aydınlığı olduğunu gece
ve gündüz ile kuluna gösteren yüce Rahman, her sıkıntının mutlaka, ferah ve
rahatlığa bir geçiş olduğunu söylüyor, ayrıca Nur Kuran ve nur Resul’de sünneti
ile dertler içinde sabırla yol alması gerektiğini söyler iken, sıkıntı ve
dertlerin sonunda sabrının ve Kuran ve sünnet ile olmanın karşılığını ile Ahirette
karşılığını iyilikle alacağını söylemiyor mu?
Nur Kuran yüce Allah’ın
kelamı
Sen değer verme sonrasında
kullara da verme selamı
Merhamet ile gezme
şeytan ile zalim ile dolaş ey zalimin adamı
Sonra bu edepsizliğinle
utanmaz ahirette bekle sen güzel mükâfatı
Mükâfat olarak alırsın
cehennemi yanmak için zalimin adamı
Kul Mehmet’im der ki bu
can Allah’ın emaneti
O cana zulüm etmek caiz
değil bekleme mükâfatı olmasın beklenti
Merhamet ile olursan
kazanırsın ahirette, olsun sende böyle bir birikinti
Kuran nur sünnet ile
merhametle ol işte sana sonsuz bir garanti.
Mehmet Aluç (Kul
Mehmet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder