Daha dün
gibi hatırlıyorum, gönül kapımı hiç çalan olmayacak endişesi ile yaşarken, sen
o narin ellerinle gönül kapımı gülümseyerek nasılda çalmıştın? Ben şaşkın ürkek
hayretler içinde gözlerine bakar iken, hafif bir tokat’ın ile kendime gelmiştim.
Sanki yanağımın yıllarca bir öpücüğe hasret kaldığını bildiğinden bir öpücük
ile onurlandırmış beni dünyanın en mesut erkeği yapmıştın. Seni kollarıma alıp
saatlerce taşımıştım, sen yeter bırak yoruldun der iken ben seni hiç
duymuyordum.
Gözlerim
yağmur bulutları gibi sevinç yağmurları ile yanaklarıma yağarken ve ıslatırken,
o narin ellerinle gözlerimdeki sevinç yaşlarını ne kadar hafif dokunuşlarla silmiştin.
Gönlündeki sevda gemine binerek kendimi sana emanet ederek, rotayı sen çizerek
göğsüne yaslanarak kırk yıldır senin götürdüğün sahillere limanlara hala
seninle gidiyorum. Sana mutluluğumu borçluyum, minnettarım o gönülden anlayan
sevişinle gülüşünle sana minnettarım, hakkını ödeyemem hayatım.
Baktığım her
noktada sen, yürüdüğüm her yolun başında sen, bana beni bağışlayan mutluluk
gülümseme ile sunan yine sen, sadece senin gibi sevmeye çalışırken senin
sevmelerine kavuşamayan bir sevenim sadece. Her gülüşünle sana gökyüzünde
binlerce yıldızları indirmeyi dileyen ama bunu beceremeden beni anlayan, o
sımsıcak buseleri ile içimi ısıtan yine sensin hayatım. O güzel gönlünle tıpkı
bir çocuğu sever gibi beni sevdin, hakkını ödeyemem biliyorum ve sadece seni
çok ama çok seviyorum ve buselerinle hep öpülmek için şımarmak istediğimde beni
anlayarak yanaklarıma buseler konduran seni bana gönderdiği için Yüce Allah’a
binlerce kez her gün her an şükür ediyorum. Gözlerimdeki hayallerimi okuyarak
bana mutluluk dolu hayallerimi sımsıcak sevgisi ile dolduran seni çok ama çok
çok seviyorum ve sende bunu biliyorsun hayatım.
Mehmet Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder