Gerçeklerin hiç umurunda olmayan insanlar için gerçekti gece, bedeni ölüm
uykusuna yatıran güneş ile uyandıran, boş hayallerle avunanlara gerçeği ölüm
ile yeniden dirilme ile ders veren gece ve gündüz ansızın çalınan ecel ile son
bulunacak hayatı gösteren gece, ölümden sonra dirilişi haykıran gündüz ve güneş…
Yapılan her güzelliğin bir buket gül ile karşılayacak olan ahiret, yapılan
zulümle ateşle onu karşılayacak olan cehennem. Kul beşer şaşar ama şaştığını
bilmez nankör, kendini sadece düşünen terk edilemeyen bu kötü alışkanlıkla,
şefkate koşanları kınayan yanlışta olduğunu söyleyen utanmaz edepsizlerle dolu
bir dünya gece ve gündüz. Görmek isteyene bu hakikati ölüm ile ahreti dirilişi
anlatan gece gündüz, anlamayana duymak istemediklerini söylemeyen bilmiyorum
diyene gözünün içine sokarcasına kapkaranlık olan gece ve gündüzün umursamaz
insana bir gün bu dünyadan ayrılacağını fısıldayan ve bu hakikati en sonunda
görecek olan insana fısıldaması haykırması.
Biraz sonra bu gece bitecek ölüm uykusundaki insan yeni bir dirilişle
uyanacak ve dün bitecek, içine ne yerleştirdi ise insan karşılığını görecek,
yani unutulmayacak her şeyi unutan insan gibi olmayacak, her şey önüne
serilecek çarşaf çarşaf… Gece gündüz arkası kolay oluyor yatıp uyuyan için, ama
ölümden sonrası hiç bu kadar kolay olmayacak. Gecenin sessizliği ve huzuru
cenneti anımsatıyor, içini yıldızlar gibi merhamet iyilikle dolduran için, bir
şey yapmayan için yakıp yıkan için en güzelini cehennem ateşi söyleyecek en güzelinden,
o nedenle telaşa gerek yok, her şeyin bir vakti zamanı var. Her güzelliği gören
bir göz ruh beden var ve görmek istemeyene en sonunda mezarda gösterilen
feryatlı bir eyvah var. Mezarda kızma tanık olarak hala üzerinde olan gece ve
gündüz var, sana hakikati her gün haykıran, onlar haykırdıkça duymayan sen,
şimdi duysan da faydasız…
Sürprizleri severdin ama insanlara da kötü sürpriz yapar nefretle kinle
bakar yakar yıkardın, işte sana sonsuz cehennemden sürpriz! Pişmanlığın yüzünde
okunuyor lakin faydasız artık pişmanlık, karanlığına aydınlık yapacak perdende
yok çekesin de aydınlık olsun mezarın, karanlık ettin insanların umutların
hayallerini, yaşa sen karanlığında. Boşluğa düşer gibi olurken cehennem
alevlerine mi düşüyorsun ah çok yazık değil sana, duymayanı duymazlar,
merhametli olmayana merhametli olunmaz hep es geçtin, şimdi sana da es
geçiliyor yardım için. Her zaman neden niçin niye sorgulamayan sen şimdi
sorgulaman geçersiz manasız anlamsız!
Mehmet Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder