-Ben seni anlayamıyorum, boş düşünsem de
bardağın dolu tarafından baksam da seni anlayamıyorum! Kasanda binler milyar dolar paran
var, hala sorduklarında param yok diyorsun, aç ve sefil bir halde yaşıyorsun!
-Sen bilmezsin?
-Neyi bilmiyormuşum?
-Akıllı olmayı!
-Neyin akıllı olmasını?
-Parayı kazanacaksın ama harcamayacaksın,
rahmetli babam söylerdi.
-Senin baban deliydi, sen de bende herkeste
bunu biliyordu. Hem ne demek kazanıp harcamayacaksın? Harcamadıktan sonra ne
diye kazanıyorsun?
-Daha zor günler için, saklıyorum.
-Haline bir bak, bundan daha zor gün mü olur?
-Babama söz söyletmem, o akıllı bir deliydi.
-Şimdi başka bir yerimle güleceğim ortalık
kokuya vereceğim… Delinin akıllısı mı olur?
-Bilmiyorsun sen, şimdi kıtlık olsa ne
yiyeceksin?
-Ne bileyim, sen ne yiyeceksin? Kıtlık
olduğunda ortalıkta para ile alınacak ne olabilir ki, adı üstünde kıtlık…
Anladım sen kâğıtları yiyeceksim!
-Lütfen ,dalga geçme.
-Ne dalgası deli, Paranla yiyecek alıp bir
kenara koysan anlayacağım… Üstelik duyduğuma göre nerede aklı kıt insanlar varsa
para vererek ortalığı karıştırdığını, kavga dövüş ile insanları birbirine
düşürerek öldürterek pisliklerle uğraştığını öğrendim. Ne anlıyorsun zevk mi
alıyorsun?
-Yine bilemedin, insanları birbirine
düşürerek, kavgaya sokarak etrafı yıkarak şirketlerimi büyütüyorum, ben kum,
çimento ve silah fabrikalarımı nasıl kurduğumu sanıyorsun?
-Kurdunda ne oldu, tek başına, insanlar seni gördüğünde
bir pislik gibi suratına bakıldıktan sonra, paraları kasalarda binlerce
insanın günahına girerek kazandıktan sonra ,hiçbir değeri yok ki.
-Bilmiyorsun sen!
-Sen biliyorsun da ne oluyor, bir gün bir
akşam şöyle gülümseyerek oturduğun bir anın var mı?
-Şee… Şeyy, yok ama hep düşünüyorum, zihnimi
taze tutuyorum.
-İnsanların geleceğini yok etmeyi düşünerek mi?
Şaşırıyorum, senin beyninde hayvan beynimi var, düşünceler fikirler nasıl nereye
vurarak, sana bu vahşeti yansıtıyor anlamış değilim.
-Gerçek olan gerçek aklın aynasına çarparak,
yansıyor.
-Yanılıyorsun gerçekler bunlar değildir ki.
Aklındaki düşünce ve dilindeki sözler sadece alevlendirmeyi hatırlatıyor, yıkmayı gösteriyor,
kötülüğün merkezinde aptalca düşüncelerin pislik dolu, kokuşmuş fikirlerin içine
batarak çıkarak yürürken senide pisliğin içine çekiyor. Bir insanın duruşu yaşayışı
güzel fikirleri insanların mutlu geleceğini düşünme ile anlam kazanır. Duygulara
yer vermeyen, insan varlığının yarınlarını güzelleştirmeyen her düşünce fikir,
hatta insan olsun değersiz bir insandır. İnsan denilince, aşk sevgi iyililik
merhamet akla gelir. Oysa insanlar seni gördüğünde tiksinerek suratına bakıyorlar.
Sadece satın aldığın o satılık insan olmayan insan kılığındaki adiler dışında.
-Hayat bunu gerektiriyorsa, şirketlerimin
çoğalması bunu gerektiriyorsa…
-Neyi gerektiriyorsa bu çok saçma, bak bana,
senden huzurluyum ve mutluyum, senin kazancının yüzde binde birini kazanamasam da
çok şükür huzurum rahatım sevenlerim var. Vahşi bir köpek gibi saldıran insan olamaz,
insan olanda vahşi bir köpek gibi olamaz, anlatabiliyor muyum? Cevher, yani
insanlık o insanın içinde var oldukça insandır, içi boş nefret dolu olana insan
denilmez ki.
-Cevher dediğin insan içinde taşınmaz, kasalarda
ellerde taşınır ve saklanması gerekir.
-Yanlış biliyorsun zaten senin dünyaya gelmende
yanlış, tıpkı o deli vicdansız baban gibi.
-Şimdi benim tek dostum olmazsan, ben bunları
yanlış anlayacağım.
-Dostun değilim sadece küçükken, bazı
değerleri öğrenmeden öncesine kadar… Sana acıdığım için yanındayım ben. Sana o
kadar güzel sözler söylüyorum, hala algılamada sorun yaşıyorsun. Gerçi önce
insan kavramını öğrenmen lazım ki, insan olasın oda senden yok! Tanımlanma algın
sıfır hiç çalışmıyor, kazandığın para ile karnı doyurmayan, sen aç kalınca
tanımlama algılama hissetme ve diğerlerini ekmek diye yiyorsun o nedenle bunlar
sende hiç yok. Sen insanı değerlerle arana koyduğun aklında, varlık olarak isimlendiremediğin
saçmalıkların peşinde koşuyorsun.
-Hayır, var olmanın peşindeyim.
-Bu mudur var olma? Yıkarak var olunmaz,
yıkarak yıkılır insan. Sende uzlaşma tanımlanması duygusu hiç yok, ben seninle
boşa konuşuyorum, zamanımı boşa harcıyorum.
-Sen şimdi bana duygusuz mu diyorsun, el ile
tutulmayan ve gösterilmeyenlerin peşinde koşarak zamanımı boşa harcamamı benden
bekleme.
-Zaten bekleme hata, şimdi el ile tutulmayan diyorsun,
bana para kazanırken duyduğun o gururu gösterebilir misin desem hayır diyeceksin,
demek ki bazı şeyler gösterilmez yaşanılır ve hissedilir, sen iç âleminde neyi
tarif edemesen onu yaşayarak öğrenirsin ve bu öğrendiğin güzelliği herkesin
yaşamasın istersin ve buna da insanlık denir. Sende kavrama kapasitesi hiç yok.
Denge unsuru sende neyse…
Devam edecek İnşallah
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder