Bu Blogda Ara

26 Nisan 2016 Salı

İman Ederek Hayatın Ve Yaşamın Sırrına Ermek -1-

                        
   Bismillahirrahmannirrahim Hamd, âlemlerin Rabbi olan  güç ve  kudretin tek sahibi olan  Allah’a mahsustur. Salat ve selam, O’nun sevgili Resulüne, aline ve ashabına ve onun peşinden gidenlere olsun.
   Kardeşlerim ben bir hoca değilim, bu yazdıklarım yaşadıklarımla iman ederek anladıklarımdan, kendime ait düşüncelerimdir ve yazmayı sevdiğimden dolayı anladıklarımdan ibarettir. Yanlışlık var ise benim yanlış anlamamdan dolayıdır kardeşlerim.
   
İçinde taşıdığı ölümsüz ruh ile can olan, canlara can olan insan, dünya hayatında ömrün kendine fısıldadıklarını duyan ve duymayan canlar içindir bu dünya âlemi. Bedene giren ruh ile canlanan canlı olan can insan, bu dünyada cennetini yaşadığı veya berbatlığı ile cehennemi yaşayan can insan bu kâinat senin için yaratıldı, emrine verildi, ya emir verilenle cenneti yaşarsın ya da emrine verilenin emrine girerek ona yani ebedi olmaya uyarak içine kötülükleri katarak zulmeti berbatlığı yaşar onun esaret ‘ligi ile cehennemi yaşarsın, cehenneme gidersin. Tahammül ederek sabırla yolun sonuna varan, tahammülsüzlük ile yolda kalarak yakıp yıkan ve yıkılan can insan bu dünya senin cennetin veya cehennemindir bunu böyle anla. Tahammül ederek gönül bahçesinde renkli güller ekelim renklerim cümbüşlü günü güzelliğini anlayalım idrak edelim, tahammülsüzlükle gönülleri yakarak yıkarak içindeki gülleri ezmeyelim.
   Yaşadığımız dünya hayatında anlamak için akıl pek fayda vermiyor. Akılın yanında izan şuur ve idrakin kapılarını açmadan anlamak pek mümkün olmuyor. İnsan bir an anlar ve unutur gider. İmtihan dünyasında olan kul yaşadığı hayat içinde gam tasa elem ile imtihan edilerek dünya hayatını yaşar ve ecel gelince bu dünyayı terk eder beden toprak olur ama can dediğimiz ruh ölmez. Beden içindekilerinin ve ruhun bir kılıfıdır, beden ölümlü, ruh ise ölümsüzdür, zaman ve mekâna bağlı olmayan bu duyularımızla ve aklımızla anlatılmayacak olandır ruh, Yüce Allahtan bir parça ve Âlemlerin Rabbi olan sonsuz güç ve kudret sahibi olan Yüce Allah c.c. bir yansımadır. Kula mahsus verilen bu ruhun içini imtihan vasıtası ile imanla ve merhametle iyilik ve Salih amellerle veya kötülükle doldurup doldurulması beklenilen bir özdür, parçadır. Azabı duyan beden değil ruhtur. Uykularımızda gördüğümüz rüyada koşan beden değil ruhtur. Neden uykumuzda rüya görürüz bunu biliyor muyuz? Bunu iman çerçevesinde akıl ve şuur idrak ve izan kapılarını açarak açıklayalım dilim döndükçe. Yüceler yücesi Allah c.c. kuluna bak ben seni uyurken âlemlerden âlemlere dolaştırıyorum ama bedenin ölü, rüyadaki acıyı bedenin değil ruhun çekiyor, ben güç ve kudret sahibiyim, öldürür ve diriltirim sen bunun farkında bile olamazsın… Bir insanın uzun veya kısa olması, zengin veya yoksul olması, teninin siyah beyaz esmer sarışın olması kiminin görmesi veya duymaması, kiminin kısa ömürlü kiminin uzun ömürlü olmasın, herkesin değişik hayatı acısı sıkıntısının olmasındaki sır ve hikmet nedir acaba?
   Gönül hiç sevmekten bıkar mı öyle ise Gönül’e aşkı sevgiyi yaratan bir damla yerleştiren Âlemlerin Rabbi güç kuvvetin tek sahibinin kullarına olan sevgisi acep nasıl olur? Elbette ki sonsuz olur bitmeyen sevgi olur… Bunu anlatacak kelime bulamayız. Öyle ise Mecnun Leylayı aramaktan bıktı mı ki bıkmadı, aradı aradı onu bulamayınca gönlüne aşkı yerleştiren Âlemlerin Rabbine götüren ilahi aşkın yolunu buldu, anlata bildim mi bilmiyorum acaba.
   Âlemlerin Yüce Rabbi güç ve kudretin tek sahibi olan c.c. bunlarla bize ne anlattığını ve içindeki sırrını bunu iman akıl şuuru idrak ve izanla olursak anlarız, tek başına akılla anlaşılması mümkün değildir. Burada Yüce Allah c.c. biz kullarına güç ve kudretin sadece kendisine ait olduğunu yaşatan istediğini vakti gelince ölümle öldüren, istediği kulu istediği gibi yaratmaya muktedir olduğunu, gerçek güç ve kudretin sadece kendisinde ait olduğunu göstererek bizim bunu anlamamız içindir. İnkârcı olanlara bile, Yüce Allah c.c. her şeyin sadece kendi elinde olduğunu bunu da kulun iman ederek akıl irade şuur idrak kapısın açarak anlaması içindir. Yüce Allah c.c. isteseydi hepimizi bir tende ve aynı sima ile yaratır bir çeşit hayat ve ömür verirdi. Bu defada kudret ve gücünün sınırsız olduğunu idrak edemezdik anlayamazdık. Böyle göstererek inkâr edenlerin bile bir süre veya son anında veya akıl yanında idrak şuur izan kapısını imanla açınca göreceği gerçeği ile tüm inkâr kapılarını kapatmıştır.
   Bu arada inkâr mevzusuna şöyle kısaca söz edelim, inkâr eden neye inanıyor da inkâr ediyor haşa Âlemlerin Rabbini, muhakkak ki inandığı bir şey vardır. Şöyle diyelim neden acıkıyoruz veya kim bize acıktığımızı ve ne yapmamız gerektiğini hatırlatıyor. Tok olana binlerce kez acıktın desen inandıramazsın, demek ki aç olana açlığını hatırlatan Yüce Allah c.c var ve yarattığı bu beden içine o uyarı cihazını yerleştirmiş, haydi ey inkârcı bunu da inkâr et, ekmeğe iman edip yerken o ekmeğin sofrana gelmesi için toprağı yaratan tohumunu yaratan yağmurla yeşerten güneşle kurutan Âlemlerin Rabbini neden inkâr ediyorsun, sen hayvan mısın izan idrak ve birazcık akıldan yoksunsun! Yarattığını yiyerek bedenine can olanı inkâr etme yaratanı inkâr et böyle bir dünya yoktur, inkâr ediyorsan yarattığını da yemeyeceksin vesselam…
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
Mehmet Aluç-Kul Mehmet

Hiç yorum yok:

Yayınlarım

Bugünü Elinden Alına Adam Geleceği İçin Ne Yapabilir?

  Bugünü Elinden Alına Adam, Geleceği İçin Ne Yapabilir? Cevaplarınızı bekliyorum. Mehmet Aluç