Duygularımız hayatımız düşüncelerimiz yarınlarımız yalanlarımız bunları çoğaltmak mümkün, lakin doğruları ve yanlışlıkları ile çıkmaz sokaklarımız acaba anlaşılması mümkün mü kırıldığımız yok ettiğimiz canlarımız var mı güzel yarınlarımız? İnsanın bir cazibe merkezi olması gerekmez mi, birbirimize hoş görünen herkesi güldüren gönülden seven ilk anda görününce hissedilen… Yoksa olmalı mı insan hep terk edilen gönülden sevilmeyen? Kendi çıkarı için insanı ezen mi olmalı? Elbet her adımda her bakışta üzen olmalı elbet!Boş istasyonları beklememeli,gönülden geleni olmalı insanın.
Farkında mıyız bilmem ben kendimde de hep hissederim, bazen düşüncelerimizin hırçınlığına anlam veremiyorum veremiyoruz, her şeyin bizim olmasını istiyoruz diğer insanlara yaşam hakkı hiç vermek istemeden yaşamak istiyoruz. Bu duygularımız inkâr edilemez bir gerçek lakin ne zaman ne şekilde bitecek acep mezara ulaşınca bitecekse, insan hiç mi gülmeyecek? Karşındaki insanla arkadaşı komşusu ile hiç mi neşelenmeyecek? Hayatımız kahırla mı geçecek sona erecek? Yalanlarımız bizi cehennem götürecek bilirken, hala nasıl bu iş son bulacak bitecek? Sorular cevaplarının üstünü çizdiğimiz, bilmek istemediğimiz, gönlümüzde yer vermeden es geçtiğimiz anlar zamanlar, hep yok oluşla mı dolacak? Yok mu gönlü güzellikle sevecek okşayacak? Anımıza zamanımıza hep yalan mı dolacak? Güzellik ne zaman gönlümüzü saracak?
Kazanmak isteriz lakin parayı! Gönül dost kazanmak istemeyiz. Kendi çıkarımızı isteriz, karşımızdaki yıkılsın isteriz! İsteriz de o yıkılınca bir e sonra bizde yıkılırız, kalmaz güzel anlarımız yarınlarımız, insanlar bizim canlarımız… Hakkını yediğimiz insanlar bizden uzak kaçar, iş verdiğimiz hakkını yediğimiz daha fazla hak verene giderse iflas eder yıkılırız neden bilmeyiz? İnsan olmadan, güler yüz olmadan nasıl kazanırız, oysa hep kaybederiz. Amel defterimiz doluysa eksilerle, nasıl bize gülümsesin, var mı bunu açıklayacak olan? Nefretle nefrettir kazanılan, yakan yıkan yıkılan… Doğru olanla yanlışı yıkmadıktan sonra yıkılan biz oluruz, yanlış bizi terk etmez biz yıkılana kadar peşimizi bırakmaz gelir hem de azar azar, yokluk bize doğru koşar, bizi yıkmak için coşar da coşar… Şarkılarda dinlediğimiz aşk sevgiyi hayal ederken gülümseriz, hayatımıza tatbik etmek için neden kaçar gerisin geriye nefrete iltica ederiz? Biz gülümserken neden başka insanlar gülmesin? Doğru doğrudur güzelliğe yoldur, yanlış yanlıştır sanmayın ki kurtuluştur, oysa yakıştır batıştır…Anlamları, anlamsızlık çıkmazına sokarsak çıkmaza girer, gidecek yol bulamayız… Karşımıza çıkan her insan bizi yanlışa götürse de, biz doğruya giden olmalıyız yanlışa gideni doğru yola götürmeliyiz desem çok zor diyeceksiniz sizlerde benim gibi! Gerçekten zordur, zor olmadan kolay gelmez, kapımızda bize gülümsemez, çabalamak en güzeli uğraşmak gerek. Bu çabanın içinde doğru mutlakla doğruya götürecek, yalana gidenin de yalanını suratına bir tokat gibi yapışacaktır, alıp sizin peşinizden sürükleyecektir. Az çaba gayret, ve sonunda edilir inanın hayret.
Sahte sözler yalan aşklar, sabırla sebatla devam ettirilmeyen, tahammül edilmeyen bir yaşantı ile- aşk ki her şeye formül- bundan habersiz sahtelik kokan evlilikler ile kendimize kendi gönlümüze has çıkarımızla heveslerimizin uçurumunda yaşarsak maalesef bu yalanlarla geçici heves arzularla yaşarsak, çocuklarımızın da beyni yıkanır, duygusal bir hayatın güzelliğinden uzak yetenekleri becerilerini her an körelten yalanla gerçeğin yeri elbette onlarda değiştirir, her doğruyu yalanla değişir isek çocuklarımızda bizler gibi mutsuz umutsuz olacak, gönüllerine yalanı koyacak, haliyle mutlu olmayacak… Hayat bizim ömür bizim insanlar canımız ey iki gözüm sana bana bu sözüm, olmazsak doğru kaçırırız mutluluk dolu vapuru. İnsan dünyaya ne için geldiğini bilmeli, imanı gönlüne alıp hep gülmeli, insanları güldürtmeli bu hayatı bu imanla kardeşlikle devam ettirmeli. Kul Olarak kulluğumuzu bilerek hakka Rahmana karşı yerine getiri isek iyiden, güzelden, doğrudan yana olduğumuz zaman, güzellikten yana yaşarız. Bizler kötü, çirkin ve yanlışları da gönlümüzde hayatımızda bakış açımızda cesaretle bıraktığımız zaman, her zaman güleriz doğrularla gezeriz, sevgi denizinde hep birlikte yüzeriz, inanmazsanız deneyin ve sonucunu görün. Şaşırın hayret edin, boşa geçen günleriniz için ağlarsınız, saçınızı başınız yolarsınız neden geç kaldım neden boşa yanıldım diyerekten. Çok geç değil var hakkın huzurunda eğil bu güzellikler senin benim için değil hepimiz içindir, insan içindir gönül içindir… Selam ve dua ile.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder