Beni
bıraktın gittin ya…
Küstü
bana dünya ile ay
Sineme
saplanan ayrılığın oku
Ezikliğinin
paslı hançeri…
Paramparça
etti yüreğimi
Böylesine
acı dolu ayrılığı nasıl yüreğimde k/aldıracağım
Sensiz
sabahları nasıl uyanacağım
Sensiz
güneşe nasıl merhaba diyeceğim
Sürgülü
olan ayrılığın kapısını nasıl açacağım gülümsemelere
Kalabalık
kırgınlığın asık suratı ile ben
Sensiz
gülümsemene hasret
Suçlarım
ile kendimi
Ayrılığın
mahzenine kilitleyen ben
Suçlarım
ile ben nasıl y/aşarım…
Çıplak
ayaklı
İfrit
gözleri ile
Şeytan
uçurtmasına takılı kaldı yarınlarım…
İşte
ben yalnızım yine sensiz
Sen
bensizsin yine yalnız
İçim
üşüyor…
Gülümseyemiyorum
Ellerin
Gül sinen gülüşlerin
Bakışların
papatya gibi kokuyordu
Ben
şimdi buna da hasret kaldım
Öpülmeye
layık yüzlerinde belki şimdi
Gözyaşları
damlıyor
Tutulması
gereken ellerin…
Belki
şimdi titriyordur
Bakılması
gereken o tatlı bakışlarında
Şimdi
korkunun tek başına yaşamanın korkusu vardır
Öpülmesi
gereken o dudakların
Titrek
titrek iç çekerek bükerek kemiriyorsundur
Dönüşü
mümkün olsa yine beraber olsak desem
Biliyorum
dönüş yolu y/ok…
Yaktık
tüm gemileri…
Yıktık
tüm köprüleri…
Bitirdik
tüm sözleri delicesine
İsyankâr
sözlerin altında bitirdik her şeyi
Şimdi
sen dağınık
Ben
dağınık yalnızlığı y/aşıyoruz
Mehmet
Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder