Yalan mıydı gözlerinde ki sevdalı bakış? Güllerle döşenmiş has gönül bahçende, bana sunduğun, aşk dolu sözlerin hepsi yalan mıydı?
Kahırla dolu bir hayat sunmak için mi sevdin ve sonrasında, beni terk etmek için mi sevdin?
Sen ruhunun en karanlık derinliğine saklanarak o karanlık yüzünü, sevgi maskeleri ile gizledin, senin adını ben dualarla beraber andım, sen ise beni kâbusların uçurumuna attın ve arkana bakmadan gittin…
Vuslatın olmadığı imkânsızlığın çıkmaz sokağında, karanlık dehlizlerin yalnızlığında hasreti yudum yudum kahırla içirdin ve bunu bana reva gördün ey vefasız…
Ben şimdi sensiz meçhule doğru ilerliyorum, ben anlayışsızlığının midemi bulandıran beni öldüren hicran yolunda, kalbimi söken paramparça eden mazinin karanlığında kayboldum, yolumu arıyorum.
Aylardır düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. Sıkıldım senden ve mazinin karanlık gölgesinden. Artık seni ve maziyi düşünmek istemiyorum.
Bir an unuttum bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu, bu dünyanın bir anlık dinlenmek için bir anlık gölgelik olduğunu unuttum.
Rahman var iken ben seninle olduğum için şimdi utanıyorum, unuttum Aşk’ın Rahmana giden bir yol olduğunu onun kalbimize yerleştirdiğini, beraberce el ele ona doğru yol almakmış unuttum!
Ah ben, kalbim itiraz ederken ben inanmadım kalbime, şüphe kuruntu dedim es geçtim…
Ey sen ölü ruhu bedeninde maskeler ile dolaştıran sen, Rahman beni senden kurtardı, hatırlasana mutlu olman için gece gündüz her dediğini yaptım, merhem oldum tüm derdine yaranı sardım, sen hiç mutlu olmadın suçu kendimde buldum aylarca gözüme uyku girmedi…
Ben galiba aşkı bilmeyen bir deliyim dedim, lakin maskeyle sakladığın kelin göründü şimdi, savruldum yanında hem de edepsizce sende seyrettin, hatta güldün!
Rahmana şükürler olsun acıdı bu kuluna, kanayan yüreğimin feryadını duydu, haydi sana güle güle hatta gülmeye, gülmeye git ömrüne hep yağsın kar, baharların olsun kış…
Mehmet Aluç
Kahırla dolu bir hayat sunmak için mi sevdin ve sonrasında, beni terk etmek için mi sevdin?
Sen ruhunun en karanlık derinliğine saklanarak o karanlık yüzünü, sevgi maskeleri ile gizledin, senin adını ben dualarla beraber andım, sen ise beni kâbusların uçurumuna attın ve arkana bakmadan gittin…
Vuslatın olmadığı imkânsızlığın çıkmaz sokağında, karanlık dehlizlerin yalnızlığında hasreti yudum yudum kahırla içirdin ve bunu bana reva gördün ey vefasız…
Ben şimdi sensiz meçhule doğru ilerliyorum, ben anlayışsızlığının midemi bulandıran beni öldüren hicran yolunda, kalbimi söken paramparça eden mazinin karanlığında kayboldum, yolumu arıyorum.
Aylardır düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. Sıkıldım senden ve mazinin karanlık gölgesinden. Artık seni ve maziyi düşünmek istemiyorum.
Bir an unuttum bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu, bu dünyanın bir anlık dinlenmek için bir anlık gölgelik olduğunu unuttum.
Rahman var iken ben seninle olduğum için şimdi utanıyorum, unuttum Aşk’ın Rahmana giden bir yol olduğunu onun kalbimize yerleştirdiğini, beraberce el ele ona doğru yol almakmış unuttum!
Ah ben, kalbim itiraz ederken ben inanmadım kalbime, şüphe kuruntu dedim es geçtim…
Ey sen ölü ruhu bedeninde maskeler ile dolaştıran sen, Rahman beni senden kurtardı, hatırlasana mutlu olman için gece gündüz her dediğini yaptım, merhem oldum tüm derdine yaranı sardım, sen hiç mutlu olmadın suçu kendimde buldum aylarca gözüme uyku girmedi…
Ben galiba aşkı bilmeyen bir deliyim dedim, lakin maskeyle sakladığın kelin göründü şimdi, savruldum yanında hem de edepsizce sende seyrettin, hatta güldün!
Rahmana şükürler olsun acıdı bu kuluna, kanayan yüreğimin feryadını duydu, haydi sana güle güle hatta gülmeye, gülmeye git ömrüne hep yağsın kar, baharların olsun kış…
Mehmet Aluç
__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder