Ey
gülüm, sana gönül kapını aralık bırak dedim, bir aralık bırakır bir kapatırsan girsem mi
girmesem mi diye tereddütte kalırım, hatta tahammül edemem artık ben gülüm…
Bil
ki aşk sevgi gönlü öylesine kaplar ki etraf zifiri karanlık olsa bile ışığı ile
aydınlatır gülüm…
Gülüm
sen hep kararsız kaldın, ah aşkı aşk gibi leyla mecnun gibi bilsek, aşk varmak
için heyecanla yola çıksak aşk varmadan ruhumuza huzur dolmasa, lakin öyle
değiliz aşk gibi sevmiyoruz be gülüm…
Ömrümüze
gönlümüze yollarımıza Aşk’ın yumuşak fırçası ile dokunsak eyvah ki ne sen nede
ben dokunamadık gönlümüze Aşk’ın yumuşak fırçası ile…
Sallandı
umutlarımız gönüllerimizin mahkemesinde mahkeme edilmeden idam sehpalarında
yollarda tek başına yalnızlığın korkunç suratı ile idam ettik be gülüm…
Korsanların
ele geçirdiği sokaklarda gezdik, devrildik birbirimize destek olmadan,
birbirimize sarılmadan ruhumuza aşkın kanatlarını takarak aşkın vadisine
uçamadık be gülüm…
Korsan
gönüllerin ürpertisi ile yıkık viran gölgelerin karanlık gölgesi altında
ezildik, şaşkınlığın sessiz çığlığında kaybolduk…
Mesafesi
çalınmış duygularla yol aldık, yüreğimize bakamadık, vefanın gülümseyen elinden
tutamadık be gülüm her şeyin hayırlısı be gülüm…
Seni
yazıyorum, kendi pişmanlıklarımı hatalarımı yazıyorum yine gülüm, bu
pişmanlıklarım hatalarım yazmakla bitmez be gülüm, ben yazayım sen oku rengârenk
gönül kaleminle gülümseyen renklerle renklendir gönlümü be gönlüm…
Sensiz
pişmanlıklar hataların mezarlığındayım
Sessiz
bir sessizlikle dinliyorum kendimi karanlıktayım
Gülümseyen
gönlümle garipliğime gel ben buradayım
Seni
yazıyorum pişmanlığımı hatalarımı yazıyorum
Belki
bu umuda doğru son sessiz çırpınışımdır
Son
duam son haykırışım bitmeyen yazışımdır
Mehmet
Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder