Kayalıkların kenarında yürüyen genç kadın çok dalgındı. Gözlerinde dökülen yaşlar yanağında sinesine süzülüyordu.
Esen fırtınadan saçları dağılmış, rüzgâr estikçe gözün önünde eserek yüzünü kaplıyordu. Uzaktan bakınca dertli olduğu her halinden belirli idi.
Bir gölge gibi kendini takip eden geçmişinden kaçarcasına kaylıkların ucuna geldi. Uçuruma geldiğinin farkında değildi âdeta.
Bir demet gülmenin mutlu olmanın eseri yüzünde ve yüreğinde yok tu.
Tam adımın uçurumdan atacağı an kolundan yapışan bir el onu yakaladı. O an birden ürperti içinde ayıktı, etrafına bakındı, şaşkındı. Buraya nasıl ne zaman geldiğini hatırlamıyordu. Karşısındaki delikanlı heyecan ve endişe dolu ses tonu ile.
—Hanım efendi ne yaptığınızın farkında mısınız? İntihar etmek istiyorsanız hem çok gençsiniz, hem de intihar etmek problemlerinizi çözmez ki.
Şaşkındı konuşamıyordu.
—Tesadüfen bugün kulübenin tamiratı için uğramıştım, sizi öylesine dikkatsiz şaşkın yürüdüğünüzü görünce koşarak yetiştim, yoksa az kalsın. Neyse çok şükür bir şey olmadı belirli ki ne kadar sevdiyseniz çaresizliğin ıstırabına yakalanmışsınız, hayat bu bazen yakamıza yapıştı mı bırakmıyor. Neden konuşmuyorsunuz? Bana yaslanın kulübeye kadar gidelim biraz uzanın kendinize gelince konuşuruz. Genç kadın delikanlının omzuna yaslanarak kulübeye doğru yürümeye başladılar.
Kulübenin kapısından içeriye girdiler. Delikanlı genç kadını tahtadan yapılmış sedirin üzerine oturttu. Bir bardak su getirerek içmesini sağladı. Genç kadın iki yudum suyu içti tahta sedirin üstüne uzandı.
Karanlık mazinin derinliğinde yavaş yavaş uyanıyordu genç kadın. Alnında terler, gözlerinde yaşlar boşanmaya başladı. Delikanlı hemen koşarak uzanarak yatan genç kadını kaldırdı.
—Ağlamasanız diyeceğim ama ağlamak en güzeli ama fazla ağlamayın, alın gözyaşlarınızı silin.
Delikanlının elinde uzattığı mendili genç kadın alarak akan gözyaşlarını sildi. Delikanlı
—İsmim Remzi, onu çok sevdiğiniz belirli ama onun gittiği yere böyle gidemezsiniz ki. Haydi, bana neler olduğunu anlatın hem böylelikle rahatlamış olursunuz.
—Özür dilerim, inanın o an oraya nasıl hangi duygular içinde geldiğimi hatırlamıyorum. Tek hatırladığım onunla buralara gelmekten çok hoşlandığımızdı, o eski günleri yâd etmek ve rahatlamak için arabamla buraya geldim. Gerisini hatırlamıyorum. Siz ümitsiz aşkımın bende yarattığı derin acıların izini yaşadığım anda yetiştiniz, gelmeseydiniz belki de o uçurumun dibinde cansız yatacaktım. Size müteşekkirim. Bu arada ismim fulya, tanıştığımıza memnun oldum.
Çok şanlısınız her ay buraya gelerek bu kulübede bende sizin gibi o eski mesut mutlu günlerimizi hayal ederek o günleri yaşamaya çalışıyordum. Arabadan inerken gözüme takıldınız. Oysa buralarda yalnız bir genç kadının dolaşması pek hayra alâmet değil diyerekten peşinizden geldim, lâkin siz bir serseri ayyaş gibi kayalıklara doğru yürürken arkanızdan koşarak sizi son anda yakaladım.
Remzi
—Bende memnun oldum, böylesine tanışmak istemezdim, ama nasip kısmet böyle imiş. Şimdi sıyrılın sizi saran umutsuzluk ve hasret örtülerinden. Yeniden bir güneş doğdu artık bundan sonra sizin için. Az önce ölüme giden siz ve şimdi capcanlı hayatı yaşayan siz.
Fulya
—Çok haklısınız, saatlerce yüreğimi parçalayan hoyrat ayrılığın acılarından kurtulmak öyle birden bire olmuyor, ama bundan kurtulmaya çalışacağıma inana bilirsiniz, çünkü sizin dediğiniz gibi az önce ölüme giden ben ve şimdi capcanlı hayatı şimdi yaşayan ben. Biliyorum yapmaya çalıştığım hoş bir davranış değildi ama.
Mehmet Aluç
Devam edecek...
__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder