Ah ne
diyeyim sevdiceğim, en sonunda nefret dolu bakışınla yüreğim orta yerinde
çatlattın, ben mi gülmesini bilmedim, sen mi gülmesini bilmedin anlamadım! Galiba
sen bilmedim, bilmiş olsaydın bana sen öğretirdin o çatık kaşlarını biraz
düzelterek, vicdansız zalim! Kendime sana ait umutlarım hayallerim vardı,
hepsini paramparça ettin ve gittin, benden önce mezara… Şimdi mutlu musun yerinde?
Rahat mısın yattığın o yerde? Son nefesinden önce pişmanlığın yüzünden burcu
burcu akarken, nefretinden yinede pişmanlığını söylemedin, soluksuz gittin, ne
diyeyim ben şimdi? Kötü olana güzel mi diyeyim? Ağlatana güldürdü mü diyeyim?
İnsan, bir ömür gönlünde sevgi ile sürünür mü? İşte ben peşinde gönlümde
sevgimle, sürüm sürüm süründüm?
Şimdi yine
yürek sızımla, seni mutlu edememenin azabı ile kaldım baş başa… Kalbime son
mermiyi bu sızı ile sıktın ve gittin… Mısra mısra sana söylediğim şiirlerim,
nasılda senin karşında vahşeti yaşamış kahr olmuşlardı, boynu bükük kalmışlardı
benim gibi, şimdi mutlu musun yattığın o yerde? Gidenin ardında bunlar
söylenmez ama yüreğime ağrı dağını oturttun…
Her anımda
sana bir yayla şenliği tadında gülücükleri sundum, sen o çatık kaşlarınla hep
ret ettin, sende güzel bir şey sunmadın ve ben hala nedir maksadın öğrenemedim,
gerçi binlerce defa sorduğumda sessiz kaldın! Bu halinle yıllarca değişirsin
diye sana sabır ettim, ama en sonunda sabır taşımda çatladı, un ufak oldu!
Gurbette yorgun kalmış bir dilenci gibi hep peşinde koştum, elden ne gelir,
çekmekten başka, belki dedim bir an düzelir, mutluluğu yaşar ve yaşarız dedim
ama olmadı, şimdi yattığın yerde istediğin oldu mu? Olacağını hiç zan etmiyorum,
biliyorum ki ağlatan ağlar, güldüren her zaman güler… Belki sevgim masum olduğu
için ezildi ama önemli değil artık olan oldu, bu aşk sonsuza kadar seninle
beraber mezara gömüldü ve bitti çok şükür… Gönül dostu Yunus Emre Ne güzel
söylemiş:
|
||
Yalan söyler görmeyen, haberi gören bilir
Gerçek erin halini, yolda can veren bilir Tatma gönülde kini, hoş tut gönülde miskini Dünya ahiret ekini, ekip götüren bilir Ademin toprağın dört ferişte götürdü Suyunu neden kattı, yapıp yuğuran bilir İsrafil ü Azrail, Mikail ü Cebrail Kıyamet ne gün kopar, yarın sur uran bilir Dokuz kırk yaşayan eylenmedi dünyada Saati bir dem imiş, sohbeti süren bilir Ölmez dirliği bulduran, evliya sohbetidir Yunus dahi bilmezse, okunan Kur'an bilir
Gerçi sana söylediğim tüm sözler tükenmişti, şimdi
bu sözleri sana ölmeden önce söylesem de boştu biliyorum, belki mezarda
kulakların çınlar, çınlamaz ya beklim diyorum,ve kapatıyorum bu gönül sayfamı…
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder