Gönlümüzü düşüncemizi farklı bir coğrafyaya götürmeden,
yerinden canlılığı sıcaklığı ile bırakarak sizleri bu monolog röportajımla baş
başa bırakıyorum. Düşünmek, düşünerek , kokuşmuş fikirleri alt üst eden,
gönlünüzdeki hislerin, aklınızdaki düşüncelerinizin tüm dünya üzerinde etki
görmesini değiştirmesini dileyerek, sizleri kendimle röportajımla sizlerle baş başa
bırakıyorum.
-Aydının işlevi ne olmalıdır?
-Karanlığa bir ışık yakması gerekir ki, aydınlansın gönlü
aydın olsun.
-Eleştirici tavırdaki olgu ne olmalıdır?
-Görmenin sonucuna, gülümseten bir pencere açıyorsa, eleştirici
tavırdaki olgu bu olmalıdır. Yıkmak yerden yere vurmak yerine, yapıcı olmalı,
karşısındaki insanları kendi penceresinde hayatı seyretmesini sağlamadan, insanların
kendi gönül penceresinde penceresini açarak seyretmesini sağlamalıdır.
-Uzlaşmış bir toplum nasıl olmalıdır?
-Her türlü sorunları için meydanlara çıkan bunu kavga döğüşle
değil, karşılıklı konuşarak karşımızdaki insanın düşüncesine saygı göstererek,
bu dünya sahnesinin yalnız kendine ait olmadığı savını bıraktığımız anda,
uzlaşmış bir toplum olabiliriz. Bunu bir savaştır tezini bırakarak bunu gözü
peklik saymayarak, alkış toplamayı bıraktığımız anın ertesinde bu dediğiniz
olur.
-Düşünmek mi acaba kafa yormak mı sorunlara çaredir?
-Köklü fakat saplantı haline gelmeyen, aydınlık bir ışığın
insanlarca kabul görmüş bir düşüncenin ekseninde düşünmek, her zaman insanlığa
fayda sağlamıştır. Kafa yormak, düşünceye nazaran yani düşünce oturarak yapılan
bir eylemse, kafa yormak o düşünen düşünürken yorulan akla, kafa yormak jimnastiktir
diyelim.
-İnsanın kendini bambaşka seçkin bir insan gibi görmesi sizce
kışkırtıcı değil mi?
-Güzel bir soru, dünya bizim dünyamız hayat bizim hayatımız
birlikte yaşıyoruz, birlikte sabah ve akşamı günü yaşıyoruz isek, neden bunları
göz ardı ederek, kendimizi her şeyden üstün tutarak, diğer insanları hor görerek,
sonu olmaya bir kargaşanın kavganın içine giriyoruz. Bizler kavga etmek için değil,
yaşamak için geldik bu dünyaya öyle değil mi? Bu çirkin gönlü hoşlandıracak bir
düşünce değil hatta coşturacak bir kavramda değil, çirkin bir adım ve
yabancılaşmaya götüren, gönüldeki insana olan sevgiyi özlemi yok eden bir savdır,
çirkinliktir diyebiliriz.
Mehmet Aluç /Kul Mehmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder