Nefesimi seninle bitirirken sen bensiz nefes tüketmenin peşindesin, yüreğimi ayrılığın tozları ile kaplayarak gittin, yazıklar olsun sana söylediğim aşk dolu hecelere şiirler sen bir şey anlamadan edepsizliğinle çektin gittin… Duymadın gönlümdeki aşkın sesini Yüce Rahman o gönlü ne diye oraya yerleştirdi haberin yok, çöle dönmüş kurmuş dalları kırılmış gönlünle zaten beni anlamazdın. Yüce Allah’ın aşk mabedine uğramadan, şeytanın nefret kin karanlık viran evine koştun yerleştin. O nedenle aşk’ı göremezsin, bilmem gerekirdi!
Kırık gönlüm gibi kırık kalemimde gözyaşına boğuldu, gidişinle, kanadı kırılmış bir kuş gibi olsan yüreğimde ihanetin bu aşk’ı söküp alamaz, aşk’tan nefret etmemi sağlayamaz çünkü aşk sevmektir, yüce Rahman’dan emanettir bana…
Sevmelerin olmasa da, karanlıklar da kaldığımı sansan da yanılıyorsun, karanlıklarda kalan sensin gidişinle… Bir an sevmelere hasret kalsam da, gönlüm sevmeler açık her zaman gülümsüyor Yüceler Yücesi Alla(c.c.) ‘ın yardımı ile bu gönüldeki aşk öylesine bir aşk’tır ki yüce Allah(c.c.)ile irtibatını kaybetmediğin sürece solmaz seni yalnız bırakmaz, umut sokağında gezdirir, umutsuzluk sokaklarını bir bir sevme ile kapatıyor yok ediyor, Yüce Allah(c.c.)’ın hikmeti keremi lütfü… İhsanı.
Sanma gidişinle ölürüm, ölmem ben gönüldeki aşkı veren Yüce Rahmana secde ile günde beş vakit varıyorum, o güzellik cennet mabedini senin gibi çöle çevirmekten hayâ ederim…
Çektin gittin iki yıl sonra pişman olmuş döndün gözlerinde morluklar bedeninde kırıklarınla… Bakma yüzüme pişmanlıkla dayanamam, ama sana da dönemem, sana da gel diyemem, belki zalimlik olacak amma hatanı anlaman gerekir, pişmanlığınla gözyaşı dökerek yanman gerekir…Gidişinle hasret türküleri bestelemedim ama sen bestelemiş ve geri dönmüşsün,unutulmuşluğun ezikliği ve kahrı ile dolaşıyorsun,anlaman gerekti aşk’ı anlamadın,şimdi pişmanlık içinde anladın ve geri döndün.
Sana gönül kapımı açarsam hakikate adalete ihanet etmiş olurum, yüreğinde yeniden aşk filizleri yetişmez ama ona hazır bir zemin hazırlayana kadar pişmanlığınla kal,
Anla…
Bil…
Gör…
Hisset…
Can çekişin nasıl bir duygu olduğunu gör, bana şimdi pişmanlık dolu gözlerle bakma, dayanamam yanman gerekir var git evine yan piş ondan sonra gel, tabi gönül kapım sana açık olursa, ya da açabilirsen…Sen hislerimi karanlık gecede darağacına astın gittin, sende şimdi pişmanlığını gecenin karanlığında duygularınla darağacına as ve sadece kendini unut, yüreğinle gel…Belki Zalimlik Olacak Amma Hatanı Anlaman Gerekir
Yakınları uzak ettin mutlumu oldun
Şimdi uzakları yakın etmenin peşindesin pişman mı oldun
Hasret cehenneminde yanmış gibisin
Seni şimdi çaresizliğin elleri öpsün alnında
Susmalarımı anla feryadın feryadıma karışırken yaşadığında
Varsın kırılsın gönlüm ihanetinle sen kırılacaksın ihanetinle ben değil ağladığında
Aşk gönlün dualarla sevmelerle uçurtma gibi gökyüzünde uçmasıdır
Yüce Rahman’ın en güzel hediyesi, cennetin kapısını açan kapısı
Kul Mehmet’im hissetmezsen görmezsen kurulmaz mutluluktan yapısı
Mutluluk gözlerinde huzur içinde saklı aşk’ın içinde onunla kaplıdır çatısı
Aşk gönlün dualarla sevmelerle uçurtma gibi gökyüzünde uçmasıdır
Mehmet Aluç (Kul Mehmet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder