Hayallerimde
gönlünü feth etmek , gülümserken ismimi aşkım diye söylemeni
isterdim, ama sözlerin hep kederdi buda bana zehir olarak yeterdi ve
yetti de, beni dinlemeden anlamadan yargıladın, gönül kapından
bin bir sorularla hemde sebepsiz anlamsız sorularla sorguladın
kovdun, terk edip beni gittin. Sorduğun en aptalca sorun ise “sanki
beni değilde bedenimi seviyor muşsun gibi düşünüyorum,farkında
mısın bilmiyorum gibi saçmalama'ların oldu. Beden seninle bir
değil mi? Sen ayrı, bedenin ayrımı yaşıyorsun söyle
bana dediğimde, çektin gittin, anlamsız kuşkuların
varsayımlarınla yüz yüze gelmekten korktuğun için!
Bir
gün düşüp arkama geleceksin, o nefret anlamsız sorularla dolu
olan gönlündeki kangren düşünceleri kanatarak o anlamsızlığından
kurtularak koşacaksın, hatta dağları ovaları aşarak geleceksin
ama beni bulamayacaksın, kendi pişmanlığının ıstırabı içinde
aynı benim gibi yanacaksın yok olacaksın. İnandığın değerlerin
boş ve gereksiz olduğunu elbet anlayacaksın ama sanma döneceğimi
sana yanılırsın, çünkü çözülmez bir muammasın, anlamayan,
görmeyen, hissetmeyen, hislerinin pişmanlığını elbet
anlayacaksın...
Buğulu
camlara ismini kazımıştım siliyorum işte, gönlüm düşerse
derde gama ben sensizde gülümserim sensiz cama, yırtılmış
paçavraya çevirdiğin gönlümü aşkımın gözyaşları ile
vururum bir yama.Varsın gülümsemesin seninle ömrüm, seninle
gülesiye gezemedim ama inan ben senide çözemedim ,şimdi sensiz
aşkın sahilinde geziyorum, aşkın denizinde sensiz yüzüyorum,
yüreğimde hasretin olsa da kendi kendime gülüyorum.
Gönlümü
derinden terk etmenin hançerini sapladın, hemde bin bir yerinden
mutlu musun şimdi bilmem ama ben...
Mehmet
Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder