Uykusuzluğun nöbetini tutuyorum sanki uyumamak için, öylesine uykum var ki
göz kapaklarım isyanda kapanmak için, hayalin karışıyor gözlerime uyuyorum bu
seferde uyanmak istemiyorum. İki ikilem iki denklem bu olsa gerek! Ama gel gör
ki seni nefes diye içime çekince tekrar uyanıyorum, sevincimden yine
uyuyamıyorum.
Gözlerim yine uykuya dalmak üzere iken, özlemin beni sarıyor, çıkıyorum
gecenin sessizliğinde sokağa, sokak sukuta bürünmüş sessiz huzur dolu, lakin
bende huzursuzluk diz boyu, sokağın huzurunu da bozuyorum, öylesine işin
içinden çıkılmaz bir hal ki ben uykusuz kaldığım yetmezmiş gibi sokaklarda,
benimle uykusuz kalıyor.
Yürüdükçe sokaklarda hasretinle derinlere dalıyorum, karanlığa dalıyorum,
karanlık bendeki sensizliğin karanlığı ile görünce bir bıçağın üzerine yatmış gibi
benden kaçıyor, aydınlıklara sığınıyor. Canım yandıkça kuytu köşelere
sığınıyorum bende, kuytu köşelerde benimle dost oldular çünkü yalnızlıklarına
arkadaş buldukları için.
Hem üşüyorum hem de gönlünden düşüyorum bir sonbahar yaprağı gibi, arasan
da beni bulamazsın ben kuytu köşelere saklandım, onların yalnızlığında kayboldum,
arama artık bulamazsın beni.
Mehmet Aluç /Kul Mehmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder