Farkında
mıyız bilmem, düşüncelerimizi başkalarının yanında ifade edememenin ezikliğini
hep yaşıyoruz! Başkaları kendi düşüncelerini ifade ederken ona hayran kalırız,
kendimizde yerin dibine sokarız ne acı bir tablo değil mi?
Birde
karşımızdakinin fikrini tartmadan incelemeden hemen ona adapte olur bu fikrini
özgürce sunanların sunuş ekline hayran kalır kendi düşüncemizi uçurumlara
atarak ve şaşkınlık içinde sanki karşı düşünce çok doğruymuşçasına hemen körü
körüne- incelemeden aklımızda elemden- peşinde sürüklenir gideriz!
Eğitim
alırken bizler düşüncemizi ifade etmenin eğitimini almadık ama, o anda elimizi
dilimizi bağlayan yok ki, bir nebzede olsa halimizi birkaç söz ile ifade
etmenin özgürlüğünü yaşayarak kendimizi ödüllendirmeliyiz, en azından fikrimizi
açık açık anlayışlı olarak ifade etmenin zevkini yaşamalıyız amma, maalesef
buda olmuyor…
Yaşarken
bize bu konu hakkında görüşünüz nedir? Bu konuda ne söylemek istersiniz? Konusunda
eğitim verilmedi ama günümüz teknolojinin Altın çağını yaşıyoruz yani biraz el
insaf yani, az katılımcı olmak gerekmez mi?
Gönül
kapımızı sonuna kadar açmak var iken, aç kapa aç kapa o kapı gıcırtısından
sinir olarak bildiklerimizi de unutuyoruz!
Gönül
aşk ile merhamet ile sevgi ile beslenir güçlenir ilim ile yol alır gider ama
hangi ilim ile insan zekası değişken, en güzel ilim imanlı bir kalp ile
yazılmış Rahmanın emrine uyarak insanlığın emrine sunulmak için alınmış ilim
ile yol alınmalı, kişisel düşünce ile ilim sadece bireylerin mutluluğu içinse, toplumsal
başarı ile güzel yarınlar için yol açmaz ve de faydası olmaz…
Diyorum
son sözü size bırakıyorum gönül dostları…
Mehmet
Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder