Gökyüzüne
doğru ıslık sesi ile çıkıyor sensizliğimin feryadı, kanadım olsa uçsam senden
uzaklara sen olmayan diyarlara sokaklara… Son öpüşün hala dudağımda kanatıyor
yüreğimi acı tadı ile gidişinin kederi yüreğime saplandı bir hançer gibi çekmek
istesem de çıkmıyor.
Çölde
kalmış gibiyim, sen ne haldesin bilmiyorum umarım mutlusundur sakın yıllar
sonra dönüp de gelme yanıma, yüzünde pişmanlığın izleri ile… Tenimi okşayan o
gönül güzelliğin, nefret ile nasıl ne zaman nerede değiştirdin?
Bir
mülteci gibiyim sana sığınmanın yolunu arayan hasretin üzerime yağmur gibi
sağanak sağanak yağıyor, sana sürgün olan ömrüm hala sürgünlerin uçurumlarında
seni arıyorum. Yüreğimin nasıl feryat ettiğini sensiz nasıl yüreğime hançerler
sapladığını görmeden arkana bakmadan gittin. Yüreğimde senin için uçan sevgi
kuşun nasıl can verdiğini görmeden gittin ya hala inanmıyorum ve hala bu aptallığımla
peşindeyim, neden bilmiyorum! Yolunu kaybetmiş kır atı gibi dolanıyorum
ovalarda…
Bana
veda ederken gözlerini bende sakladın göremedim, hala görmek için can atıyorum
seni sevmiyorum derken gözlerinin ne söylediğini… Ne kadar cimrisin şimdi
anladım, gönlündeki sevgini benimle paylaşmadın, vuslatı da peşinde sürükledin
gittin galiba…
Bana
şimdi gelsen her şey yalan desen demeyeceksin biliyorum, ah bir boşluğa
sensizliğin boşluğuna uzaya düşsem diyorum buda bana sevinç vermiyor…
Gelsen
busen ile beni bu korkunç rüyadan uyandırsan diyorum, lakin bunun bir rüya
olmadığını bilmem parçalıyor yüreğimi. Hayat ki göz açıp kapama ile biten,
benim ise hala gözlerim açılmadan kapandı ve galiba her şey bitti ve ben hala
boşuna çırpınıyorum her sokakta, her şehirde, her uçuruma çıkan vadinin
patikanın sonunda. Renksiz hayallerimin sokağında adım ’sız kokan karanlık
sokaklarına seni hapis ediyorum
Mehmet
Aluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder