Silah tiryakilerini barış öksürtüyor
Suç değil sus duyurusu
Kafada migren, ilaç potporisi eşliğinde yaşayınca hapı kimlerin yuttuğu üzerine gündemi de kaçırmıyorum. Gündem hatun çantası gibi karışık da olsa bize lazım olanları ayıklıyorum. Dağ hijyeni şart. Diken üstünde değil tetik üstündeydik. Etli şarjörlerin, takım elbiseli tüfeklerin sevinmediği yerde barış üşengeç değildir. Seçim öncesi ağır sıklet provokatif cümleler savuranları üzecek gelişmeler olunca yazmak farz oldu. İktidar uyuzluğundan sırtını dağa dayayıp kaşıyanların arasından geçip Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarına kilitlendik umarım bu kilidin çilingiri hiç bulunmaz. Elinde sadece çözüm süreci malzemesiyle kaos iştahını demleyenlerin renkten renge gark olmaları güldürdü. PKK’ya yapılan Silahı Bırak çağrısı bol felahlı barış ezanı gibi geldi, pozisyon şükür secdesi.
Buraya kadar her şey olağan . Asıl yazmak istediğim Gezi sırasında sosyal medyada tozutanların suskunluk gevezeliği. Şaşırdık mı ? Hayır. Dağdan inenlerin bağdaki masumun canına ot tıkama gaddarlığına dur deme çağrısı, soldan yemlenen büyükbaş yazarların hoşuna gitmedi. Biri çıkıp “ Kürtler, solcuları sattı” deyince küçük dilim boşlukta parende attı yutmaya zamanımız yok. Ne olacaktı peki. 6 7 Ekim olayları hayal cephelerini süslerken böylesi müthiş bir gelişmenin posasında morardılar. Ne istiyorlardı? Şehit cenazelerinde yavrusunun resmini bağrına götürüp ah ile yaş döken anne feryatları duymayınca kürtler solcuları sattı oldu. Öcalan’ın barış duyurusundan nemalan bunca imitasyon barışseverin susması çenelerini tetikte bıraktı. Silah tiryakisiydiler, barışı duyunca öksürmeye başladılar.
Hep yazmıştım hep yazacağım. Siz neyi umuyorsanız Allah umduğunuz dağlara barış yağdırandır. Siz hangi damardan kan istiyorsanız Allah o damarı kurutandır. Emziği düşmüş bebe gibi ciyak ciyak susmanın ihtişamlı komedisi umarım bundan sonra da devam eder. Selahattin Demirtaş’ın rengini attıran neyse barış o renk olsun. Gezide ortalığı toma fotosuyla tutuşturanların, kahve yudumlayıp kan koçluğu yapanların enerjisi nereye kayboldu diye sormuyorum bile. Alın klavyenizi dağa çıkın, bırakılmış silahlara bakıp trajik yazılar yazın. Dedim ya vicdan, ahlak, lekesine karşı Dağ hijyeni şart. Anladınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder