-Allahu Ekber, Eşhedu enlâ ilâhe illallah ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluhu, Sana binlerce kere şükürler olsun Rabbim, üzgün kuluna merhamet ettin Ve ötelerde bu aciz kulun yardımına melek gönderdin, ben sana nasıl şükür ederim Rabbim. Bu ne güzel bir hikmettir lütuftur Rabbim sana binlerce kez şükürler olsun.
Melek gülümseyerek kendisine sarılan fundayı, kanatları ile sardı ve onu alarak gökyüzünde gezintiye çıkardı. Funda hiç sesini çıkarmadan teslimiyetin belirgin ifadesi yüzünde belirli olurken gökyüzünde uçmaya başladılar. İyilik meleği.
-Şimdi iki gündür merak ettiğin eşinin bulunduğu yere gidiyoruz, birazdan tüm üzüntülerin sona erecek ey Allah’ın güzel kulu.
İlk defa gökyüzünde yeryüzünü görüyordu, gülümseyen hiç korkmayan funda, yüreğindeki bu seçkin anın güzelliği ve mutluluğu ile gülümsüyordu.
Oysa günde beş defa namaz ile gökyüzünde geziniyordu, ama böylesine bedenen değildi. Allah’ın nurani ateşlerine maruz kalmaktan kurtaran O’nun isimleriyle secde ile bütünleşip kendisinden sıyrılarak rahmanla olduğu secde anında kendi kusurları yok olur ve öz benliği olan İlahî özünü keşfederken ruhen duyduğu sevinci şimdi bedenen yaşıyordu.
Gökyüzünde melek ile uçan Funda az sonra yeryüzüne indiler. Az ilerde devrilmiş bir tır ve tırdan yükselen dumanlar vardı. Fundanın yüreği cız etti. Meleğe dönerek, korku içinde.
-Bu eşimin kullandığı tır mı, yoksa ona bir şey mi oldu.
Derken ayaklarının bağı çözüldü. Bir müddet sonra melek kucakladı, az ilerde kazadan dolayı vefat eden eşinin yanına götürdü. Gözlerinden akan yaşlar ile yerde kanlar içinde ölen eşinin bedenine sarıldı. Ağladı ağladı…
Bir müddet sonra meleğe döndü, yalvarırcasına.
-Hani hani onu tekrar diriltemez misiniz? Zamanı geri almanız mümkün değil mi? Yalvarıyorum, yardım edin bana.
-Ey fani kul zamanı geriye almak Rahmanın elindedir, ne biz melekler nede siz faniler ne bir saniye ileriye ve geriye alamayız.
-Ben şimdi eşim olmadan nasıl yaşarım, lütfen bana yardım edin!
-Ey fani kul benim görevim Rahmanın izni ile seni buraya getirmek ve tekrar götürmek...
-Neden daha önce gelmedin?
-Ben bilmem Rahman bilir…
- Sadakallahül azim, inne lillehi ve inne ileyhi raciun.
-Kalk doğrul ey fani kul Rahman bir çare yazmıştır sana, üzülme.
Yerde cansız yatan eşinin başında kalktı. Onlar gökyüzüne doğru yükselirken, kaza yârine ambulans varmak üzere idi.İyilik meleği görevini bitirerek başka bir meleğin kucağına verdi. Birden yüreğindeki tüm sıkıntılar üzüntüler yok olmuştu. Kelebek kadar kendini hafif hissediyordu. Birden sanki başka bir âleme geçmişti, az ilerde eşi ona gülümseyerek bakıyordu. Sanki biraz önce vefat eden kocası değildi, capcanlı kendisine gülümsüyordu. Gülümsedi yüreğindeki coşkun sevinç koskoca âleme sığmamıştı, etrafında kendisine gülümseyen melekler vardı. Şaşırdı…
-Neler oluyor, biz neredeyiz?
Arkasını döndüğünde kendisini getiren melek değişmişti. Başka bir melekti, kendisine bambaşka bir gülüş ile gülümsüyordu.
-Ey Allah’ın kulu hoş geldin cennete, sonsuz kalacağın âleme hoş geldin.
Karşıda kendisine koşarak gelen eşine doğru koştu, sarıldılar…
Cennet; nimet ve ihsan deryası, lezzet ve huzur ülkesi... Cennet; rıza beldesi… Ucu bucağına nazarımızın erişemediği, büyüklüğünü hayalimizin kavrayamadığı bu kâinat… Huzur ve saadet yurdu… Cennet, bu dünyada yapılan iyiliklerin ahirette Allah tarafından verilen karşılığı...
Son
Mehmet Aluç
Melek gülümseyerek kendisine sarılan fundayı, kanatları ile sardı ve onu alarak gökyüzünde gezintiye çıkardı. Funda hiç sesini çıkarmadan teslimiyetin belirgin ifadesi yüzünde belirli olurken gökyüzünde uçmaya başladılar. İyilik meleği.
-Şimdi iki gündür merak ettiğin eşinin bulunduğu yere gidiyoruz, birazdan tüm üzüntülerin sona erecek ey Allah’ın güzel kulu.
İlk defa gökyüzünde yeryüzünü görüyordu, gülümseyen hiç korkmayan funda, yüreğindeki bu seçkin anın güzelliği ve mutluluğu ile gülümsüyordu.
Oysa günde beş defa namaz ile gökyüzünde geziniyordu, ama böylesine bedenen değildi. Allah’ın nurani ateşlerine maruz kalmaktan kurtaran O’nun isimleriyle secde ile bütünleşip kendisinden sıyrılarak rahmanla olduğu secde anında kendi kusurları yok olur ve öz benliği olan İlahî özünü keşfederken ruhen duyduğu sevinci şimdi bedenen yaşıyordu.
Gökyüzünde melek ile uçan Funda az sonra yeryüzüne indiler. Az ilerde devrilmiş bir tır ve tırdan yükselen dumanlar vardı. Fundanın yüreği cız etti. Meleğe dönerek, korku içinde.
-Bu eşimin kullandığı tır mı, yoksa ona bir şey mi oldu.
Derken ayaklarının bağı çözüldü. Bir müddet sonra melek kucakladı, az ilerde kazadan dolayı vefat eden eşinin yanına götürdü. Gözlerinden akan yaşlar ile yerde kanlar içinde ölen eşinin bedenine sarıldı. Ağladı ağladı…
Bir müddet sonra meleğe döndü, yalvarırcasına.
-Hani hani onu tekrar diriltemez misiniz? Zamanı geri almanız mümkün değil mi? Yalvarıyorum, yardım edin bana.
-Ey fani kul zamanı geriye almak Rahmanın elindedir, ne biz melekler nede siz faniler ne bir saniye ileriye ve geriye alamayız.
-Ben şimdi eşim olmadan nasıl yaşarım, lütfen bana yardım edin!
-Ey fani kul benim görevim Rahmanın izni ile seni buraya getirmek ve tekrar götürmek...
-Neden daha önce gelmedin?
-Ben bilmem Rahman bilir…
- Sadakallahül azim, inne lillehi ve inne ileyhi raciun.
-Kalk doğrul ey fani kul Rahman bir çare yazmıştır sana, üzülme.
Yerde cansız yatan eşinin başında kalktı. Onlar gökyüzüne doğru yükselirken, kaza yârine ambulans varmak üzere idi.İyilik meleği görevini bitirerek başka bir meleğin kucağına verdi. Birden yüreğindeki tüm sıkıntılar üzüntüler yok olmuştu. Kelebek kadar kendini hafif hissediyordu. Birden sanki başka bir âleme geçmişti, az ilerde eşi ona gülümseyerek bakıyordu. Sanki biraz önce vefat eden kocası değildi, capcanlı kendisine gülümsüyordu. Gülümsedi yüreğindeki coşkun sevinç koskoca âleme sığmamıştı, etrafında kendisine gülümseyen melekler vardı. Şaşırdı…
-Neler oluyor, biz neredeyiz?
Arkasını döndüğünde kendisini getiren melek değişmişti. Başka bir melekti, kendisine bambaşka bir gülüş ile gülümsüyordu.
-Ey Allah’ın kulu hoş geldin cennete, sonsuz kalacağın âleme hoş geldin.
Karşıda kendisine koşarak gelen eşine doğru koştu, sarıldılar…
Cennet; nimet ve ihsan deryası, lezzet ve huzur ülkesi... Cennet; rıza beldesi… Ucu bucağına nazarımızın erişemediği, büyüklüğünü hayalimizin kavrayamadığı bu kâinat… Huzur ve saadet yurdu… Cennet, bu dünyada yapılan iyiliklerin ahirette Allah tarafından verilen karşılığı...
Son
Mehmet Aluç
__________________
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
Mümin tövbe ile merhamet ister Rabbin'de affı için
Selam ve dua ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder